..

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Browni (Cevizli-Kahveli)


                    Çikolata herhalde bu dünyada herkes tarafından sevilen çok nadir şeylerin başında gelir. Kokusu bile mutluluk hormonunu  (endorfini) harekete geçirmeye yetiyor. Antioksidan deposu ayrıca kalsiyum ve fluorid bakımından zengin... Saymakla bitmiyor son olarak bağışıklık ve üreme için faydalı olan demir ve çinkoyu bol oranda içeriyor Muş. Neymiş efendim fazla çikolata sadece kilo olarak değil de küçük bir bebek olarak da dönebilir Miş. Hanımlarımızın dikkatine :)
                   Neyse bu kadar geyik yeter. Hani şarabın yada sigaranın birkaç yararı yerine birçok zararı olur ya, öyle demeyelim ama benzer biraz... Bir parçası iyi fakat gerisi gelmeyince iyi, tabi kendini tutabilirsen...                       
                   "  Ne alaka Elif, bu kadar çikolatadan bahsedip te sanki çikolata yaptın." diyenleriniz olabilir haklı olarak. Sebebi ise çok basit: Browni bende çikolata çağrışımı yapıyor.Ne zaman canım yoğun çikolata tadı çekse, aklıma browni yapmak geliyor.Kekten daha fazlasını arayanlara, çocuklara,büyüklere önerilir. Kahveli yaptım ben bu sefer. Fazla söze ne hacet. Tarifi vereyim gitsin :)
                  Tarif buradan alınmıştır.



Malzemeler:
  • 3 yumurta
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ceviz
  • 100 gram bitter çikolata
  • 125 gram tereyağ
  • 2 çorba kaşığı granül kahve
  • 1 çorba kaşığı kakao
  • 1 paket kabartma tozu
  • Aldığı kadar un
Üzeri İçin:
  • 1 yemek kaşığı tereyağ
  • 80 gram bitter çikolata
  • 1 kaşık şeker
Yapılışı:
  1. Tereyağı ve çikolatayı benmari usulü erit.
  2. 3 yumurta ve şekeri iyice çırp. Tereyağ karışımı biraz bekletip yumurtalara ekle.
  3. Kahve, kakao, kabartma tozu, 3 yemek kaşığı un kat, karıştır. Kıvamına göre unu azar azar eklemeye devam et. En son içine cevizleri ekle.
  4. Kelepçeli kalıbın altına yağlı kağıt ser. Önceden ısıtılmış fırında pişir. Biraz beklettikten sonra, kelepçeli kalıptan çıkar.
  5. Aynı şekilde üzeri için malzemeleri benmari usulü eritip, sıkma kalıbıyla browninin üzerine çikolata ile süslenir. Afiyet Olsun...

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Balkabaklı Mısırunlu Sütlü Tatlı (Glutensiz Beslenenler İçin)

                  
                                 
                             1 Mayıs'ta komşum doğuma gitti. Kızlarını da bana göz kulak olmam için tembihledi. Anneleri doğumda olan bu minikler için, akşamdan hazırladığım  tatlıydı, Mısırunlu Sütlü Tatlı.
                             Küçükken kızıma mama hazırladığım zamanlarda, bazen mısır unuyla muhallebi yapardım. Aklıma ordan düştü aslında. Mısır unu yapısı gereği yumuşak bir un. Genelde balıklarda kullanmaya alışık olduğumuz bu tadı bizimkiler de yadırgamadılar değil.
                              Yayınlayıp yayınlamamak konusunda tereddütler yaşadım ilk önce. Sonra düşündüm ki, glutensiz beslenmek zorunda kalan (çölyak hastalığı gibi)  hastalar var. Belki onlara göre bir tarif olabilir yada fikir verebilir.
                             Neden balkabağı dediğinizi duyar gibiyim. Birincisi akşam akşam verdiğim bir karardı sütlü tatlı yapmak ve elde hali hazırda yapılmış bir kabak tatlısı vardı. İkincisi, buzluktaki stokları tüketme çabası diyebilirim. Bunun açıklaması ise; ben daha önce yaptığım, artan kabağın fazlasını buzluğa kaldırmıştım. Şimdi artık bu buzluktaki sebzeleri, meyveleri tüketme konusunda hummalı bir çabaya giriştim.Bir gün önceden hazırlamış olduğum balkabağı tatlısını, muhallebinin tabanına koymak aklımda yoktu. O an ortaya çıktı. Buzluklar boşalsın ki yeni tazeliklere yer açılsın öyle değil mi?





Malzemeler:
  • 1 kg süt
  • 2 kaşık mısır unu
  • 3 kaşık pirinç unu
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 tatlı kaşığı dolusu tereyağ
  • 1 paket şekerli vanilin
  • Üzerini süslemek için ceviz
  • Tabanına koymak için istediğiniz bir meyveli yada çikolatalı tarzı bir tatlı









Yapılışı:
  1. Sütü tencereye alıp içine mısır unu, pirinç unu ve şekeri katıp karıştırıyoruz.
  2. Ocağa alıp başında durarak sürekli karıştırıyoruz. Koyu kıvama gelince içine tereyağ katıp karıştırıyoruz. İndirdikten sonra vanilin katıyoruz.
  3. Kaselerin tabanına robotta çekilmiş balkabağı tatlısını (yada herhangi başka bir malzemeyi ) 1 kaşık koyup, üzerini düzleştiriyoruz.
  4. Sütlü tatlımızdan bir kepçe alıp kaselerin üzerine ekliyoruz. En üstünü istediğimiz bir malzemeyle süslüyoruz. (Ceviz uygun olacaktır bence, benim evde yoktu ben fıstık kullandım.)
Not: Tatlıyı bir gece buzlukta bekletmekte yarar var. Afiyet Olsun...

                         

Fındıklı - Muz Tadında Kurabiye

                           
                              Mutlu haftalar Sevgili Dostlar. Geçenlerde kızlarımla kurabiye yaptım demiştim hatırlarsanız. İzgi Baharatlı Tuzlu Kurabiye yapmıştı. Yukardaki tatlı kurabiye ise Bengisu'nun yaptığı.
                                Kurabiye, biraz sert, fakat taş gibi de değil. İçindeki fındıklar çok yakışsa da kurabiyeye asıl tadını veren hamuruna eklediğim muzlu puding. Yerken, arkadan arkaya nefis bir muz aroması hissedeceksiniz. Mutlaka deneyin derim. Kahvenizin yanına iyi eşlik edeceği şüphesiz...


Malzemeler:
  • 1/2 margarin (Oda sıcaklığında)
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 2 yemek kaşığı hazır muzlu puding tozu (tepeleme)
  • 1/2 su bardağı fındık (irice kırılmış)
  • 1 yumurta
  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ
  • 1 vanilin
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu (tepeleme)
  • 11 yemek kaşığı un (tepeleme)
Not: Unu koyarken son iki kaşık kala azar azar eklemenizi tavsiye ederim. Hamurun yumuşaklığına göre son iki kaşığa karar verebilirsiniz.




Yapılışı:
  1. Margarin, pudra şekeri, sıvıyağ, yumurta çırpma teliyle iyice çırpılır. Tabi bunu elinizle de yapabilirsiniz.
  2. İçine puding, vanilin, kabartma tozu, fındık eklenir ve 9 kaşık un eklenir. Sonrası elimizle hamuru yoğurdukça eklenir ki fazla katı olmasın
  3. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparılır ve yağlı kağıt serili bir tepsiye yuvarlatılarak konulur. Bunu hamur bitene kadar devam ederiz. Kurabiyelerin üzerine çatalla hafifçe bastırırız.
  4. Buzdolabına kaldırırız. 15 dakika buzdolabında tepsiyle tutarız. Önceden ısıtılmış fırında hafifçe kızarana kadar bekletiriz. Tepsiyi çıkarınca soğumasını bekler öyle kaldırırız.Afiyet Olsun...

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Zerdeçallı Armut Marmelatı ve Ödüllerim


                             Merhabalar sevgili dostlar. Bugün bir sürü hediye aldım sevdiğim arkadaşlardan.

Öncelikle Sevgili Bir Kase Lezzet  Bana çok yönlü blogger ödülü vermiş. Kendisine teşekkür ediyorum. Sevgili Yaz Yağmurları... 'nın ödülünü de aldım kabul ettim. Kendisine teşekkür ediyorum. Sevgili PaSaSofraM  beni Çok Yönlü Blogger ödülüne layık görmüş. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Yine Ardaşlarımdan SevgiliAmak_ı Hayal çok yönlü blogger ödülüne layık görmüş. Kendisine teşekkür ediyorum. Sevgili Özlemden bana çok yönlü blogger ödülünü vermiş. Kendisine teşekkür ederim. Sevgili Mutfaktaki Acemi arkadaşım da beni ödüle layık görmüş. Kendisine teşekkürlerimi bildiriyorum. Hepsine çoook teşekkür ediyorum ve  çook sevgiler gönderiyorum.
                         Daha önce hayatımdaki 7 gerçek Sorusunu burada cevaplamıştım. Ve benden de bütün sevdiğim dostlarıma ve bu postu okuyan herkese gelsin. Bütün isteyenler cevaplandırsın.
                         Ve gelelim bugünkü tarifimize;  aldığım armutları eve geldiğimde ezilmiş buldum. Hemen buna bir çare bulmak lazım diyerek, ezilen armutları ayırdım, marmelat  yaptım. Daha önce de bahsettiğim zerdeçalı da armut marmelatını renklendirmek için kullandım.
                            Armutlar takriben, 1,5 kg kadardı. Ben yine de sizler için tam ölçtüm. İçine kattığım karanfilleri büyük kızım beğenmedi. Fakat küçük olanı bayıldı. Zevk sizin...



Malzemeler:
  • 4 su bardağı armut rendesi
  • 1 su bardağı su
  • 2 su bardağı şeker
  • bir tutam karanfil (isteğe göre)
  • 1/2 tatlı kaşığı zerdeçal
  • 1 küçük limonun yarısı







Yapılışı:
  1. Armutların kabukları soyulup rendelenir. Tencereye alınır ve üzerine 1 bardak su eklenir.
  2. İlk anda başında durmakta yarar var, dibi tutmasın diye, sonra armutlar suyunu salınca kaynatılacak.
  3. Kaynamaya başlayınca içine karanfil ve şekeri eklenecek. Böylece daha da kaynatılacak. Her zamanki şeker marmelat pişirme tekniğine göre pişirilecek. (Bu süre armutların sululuk miktarına göre değişebilir.)
  4. Siz bir kaşığı marmelata koyun karıştırın ve havaya kaldırıp bakın en son damlanın düşmesi yavaşlamışsa olmuş demektir. Biraz da soğuyunca koyulaşacağını düşünüyoruz.
  5. İndirmeden önce limon suyunu ve zerdeçalı ekliyoruz. 4-5 dakika kadar daha ocakta tutup alıyoruz. Sıcakken kavanoza dolduruyoruz. Soğuyunca kapağını kapatıp dolaba alıyoruz. Afiyet Olsun...

1 Mayıs 2012 Salı

Peynir Yapımı


                            Evet Sevgili Dostlar. Sonunda bu da oldu. Evde peynir yaptım. Yağlı 5 kg süt buldum. Peynir mayası aldım. İlk peynirimi yaptım. Nasıl keyif alıyor insan kendi yaptığı peyniri yiyince. Bu güzelliği hepinizin tatmasını öneririm şiddetle.
                           Peynir kahvaltının , böreklerin, çeşitli hamurişlerinin vazgeçilmezi... Nasıl ortaya çıktığı konusunda çeşitli rivayetler olsa da , en bilineni ve kabul göreni; 8000 ila 10 000 yıl önce, Mezopotamya'da İndus vadisinde hayvan güden çobanlarca yapıldığı. İlk zamanlar peynir, zengin yiyeceği imiş. Babil 'de peynire soyluların yiyeceği olarak bakılır, Tevrat'ta ise "kahramanların yiyeceği " olarak bahsedilirmiş. Evet yanlış duymadınız, şimdi peynir - ekmek diye küçümsediğimiz bu ikili, malum zamanlarda mayalama teknikleri bilinmediği için sadece  tapınaklarda yapılıyor, zengin  kesim tarafından tüketilebiliyormuş.

                         Fransa, Hollanda gibi ülkeler peynir konusunda çok iddialı olup, dünyaca ünlü peynirler üretip bunları tanıtmayı başarmışlar. Örneğin; mozzarella, gravyer, rokfor, parmesan gibi peynirleri sürekli almıyor olsak da duymayanınız yoktur. Fakat ben daha önce de belirttiğim gibi Türkiyenin peynir çeşitliliğini de çok gelişmiş olarak buluyorum. 200 çeşit peynire sahip olan ülkemizin sadece 5 tanesi ülke adına tescillenmiş durumda. Bunlar ise; Erzincan tulum peyniri, Ezine peyniri, Edirne beyaz peyniri, Erzurum civil peyniri ve hellim. Bizim her yörenin, ayrı bir peyniri olmakla beraber, dünyanın en iyi peynirleriyle yarışabilecek peynirlerimiz de mevcut. Hatta öyle ki, bu saydığımız peynirlerin yerine kullanılabilecek ve onları aratmıyacak olduklarını düşünüyorum.


                                 Bakar mısınız şu güzelliğe... Bir de tatsanız. Hele bir de "Bunu ben yaptım " mutluluğu yok mu?
                                 Peynirin mayalanması konusunda bu kez acemiliklerim olmadı değil. Öncelikle evde maya yoktu. Ben sütü kaynattım ve bir gece bekledi kaynamış süt. Sonra ertesi gün sütü ılıttım, ve anneme sorup maya ölçüsünü aldım. Süzmek için, yoğurt süzdüğüm beyaz tülbenti kullandım. Ve asacak yer bulamadığım için, mutfaktaki çeşmeyi kullandım. Altına bir leğen koyarak, buradaki çeşmeye astım. Elimde sürekli sıvazladım suyunun çıkmasına yardım ettim. Sonra elimde yuvarlayarak, üzerine bir tepsi ve onun üzerine 5 kg su bidonu koydum.  Böylece süzdü. Fakat bir hata yapmışım, arada bir kaldırsaydım tekrar yuvarlasaydım, daha kalın dilemlerim olabilirdi. Benimkiler biraz ince oldu.
                                  Bir de küçük bir hatırlatma yapmadan edemiyeceğim. Peynir alt suyu çok yararlı bir su olduğu için, bunu börek, çörek, ekmek yapımında kullanın derim.

Malzemeler:
  • 5 kg süt
  • 1 tatlı kaşığı peynir mayası
  • Süzmek için beyaz tülbent
  • Tuzlamak için yeteri kadar tuz

Yapılışı
  1. Sütü iyice kaynattım.( Aslında peynir yapımında sütü tam kaynatmamak gerektiğini biliyorum fakat, ben sütü aldığım yeri tam olarak bilemediğimden emin olmak istedim.Bu seferlik kaynattım.)
  2. Siz sütü ılınması için bırakın. Süt ne soğuk ne sıcak olmalı. Ben derece falan kullanmadım, fakat küçük parmağım ile test ettim. Parmağımı yakmayacak, birazcık da ılık olacak. Nasıl diyeyim,  süt inekten yeni sağılmış gibi olacak sıcaklığı.
  3. 5 kg sütün içine (kaynamamış hali bu miktar idi, tabi kaynayınca azaldı), 1 tatlı kaşığı maya kullandım.
  4. Mayayı karıştırıp, tencerenin ağızını kapatın. Ben tezgahın üzerinde tuttum. Çok serin olmaması mayalanma işlemini kolaylaştıracaktır.
  5. Sütün üzerine sarı suyu biriktiği ve beyaz kısmı çatlak çatlak olup, tabaka halini aldığı zaman, tülbente alabiliriz. Altına bir leğen koyup, bütün tencereyi döküyoruz, tülbentin üzerine.Kenarlarından tutup sıkıca uçlarını büküyoruz. İyice bükün ki süzmesi kolay olsun.
  6. Daha sonra, tülbentin altına başka bir boş leğen koyup tezgahtaki çeşmeye astım. Siz biraz yüksekçe başka bir yer bulursanız oraya asın.
  7. Yeterince süzünce sırada tülbentin ucunu büküp altına alıyoruz. Üzerine tepsi kapatıp içine 5 kglık dolu su bidonunu koyuyoruz.
  8. Böylece süzmesini bekliyoruz. Benimki sabaha kadar durdu.
  9. Tülbentten çıkarınca, peyniri dörde bölüp her tarafını iyice tuzluyoruz. Bir kaba alıp buzdolabına kaldırıyoruz. Afiyet Olsun...

Keten Tohumlu Bahar Ekmeği


                        Hani bazen mutfakta işler ters gider. Birden nasıl olduğunu anlamadan elinizde hazırladığınız malzemenin bir işe yaramadığını düşünürsünüz.
                        İşte böyle günlerin birini yine yaşadım geçen gün. Nasıl mı oldu bu karışıklık? Anlatayım.
                        Benim bir beyaz kaplı defterim vardır. Mutfakta birşeyler yaparken mutlaka masamda durur bu defter. Ben ne kadar malzeme katarsam, onu not ederim bu deftere. Bazen de internetten aldığım tarifleri buraya not ettiğim olur. Lezzet Dergisinden Keten Tohumlu Bahar Çöreği'nin tarifini buraya yazmıştım.
                       Mutfağa geldim başladım malzemeleri kaseye eklemeye. Bir yandan okuyorum, bir yandan da malzemeleri karıştırıyorum. Birden bir şey dikkatimi çekti. " Maya yoktu sanki bu tarifte. Aman Allah'ım nasıl yaptıysam artık, bir altta yazılı olan tarifin malzemelerini koymuşum. E ne olacak bu kadar malzeme dökülmeyecek ya. Hem bazen böyle durumlardan çok güzel şeyler ortaya çıkabiliyor. Örnek kremşantili sultan lokumum mesela." gibi düşünceleri hızla geçirip aklımdan değiştiriyorum tarifi.


                      Ve böylece çörek, ekmeğe dönüşüyor. Kocaman, heybetli bir ekmek oldu bu. Hamuru ikiye ayırmayı yada şeklini de küçük çörek şeklinde yapmayı düşünseydim, içini alması daha kolay olacakmış.
                      O an evde olup fırından gelen nefis ekmek kokusunu duymalıydınız. Sarımsak, susam, keten tohumu vs derken müthiş bir keyif veriyor insana.




Malzemeler:
  • 4 su bardağı çavdarlı ekmek unu karışımı (Bim'de bulabilirsiniz)
  • 3 yemek kaşığı keten tohumu
  • 1 kaşık susam
  • 1/2 yaşmaya
  • 1,5 çay bardağı sıvıyağ
  • 1 yumurta
  • 1 çay bardağı yoğurt
  • 4 diş ezilmiş sarımsak
  • 5-6 dal dereotu
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 çay bardağı ılık süt
  • 1/2 çay bardağı ılık su



                     Yapılışı:
  1. Sıvıları ve tuzu, yoğurma kabına alıp, yaşmaya ekliyoruz ve eritiyoruz. Sonra un haricindeki bütün malzemeleri katıyoruz. En son unu azar azar ekleyerek yoğuruyoruz.
  2. Ben zamanımın olmadığı için uzunca ekmek şekli verdim. Siz isterseniz daha küçük yuvarlak çörekler yaparsanız çok yakışacaktır. Yağlanmış yada yağlı kağıt serilmiş tepsiye uzunlamasına koydum ve üzerine çizikler attım. Üzerini temiz bir bezle örtüp, sıcak bir yerde (Yada fırının mayalanma ayarında) mayalanmaya bırakın.
  3. Hamur yeterince kabarınca fırını 200 derece açıp pişiriyoruz. Daha sonra fırının ayarını düşürerek içinin de pişmesini sağlıyoruz.
  4. Fırından çıktıktan birkaç dakika sonra kesmeye başlayın. Soğuyunca bu işlem kolaylaşacaktır. Afiyet Olsun...

30 Nisan 2012 Pazartesi

Teflon Keki (Tuzlu)


                             Sabah kahvaltısına, kolay birşeyler yapmak istiyorsunuz, mesela 20 bilemedin 25 dakikada hazırlanan. Ve yine mesela, fırınızı yeni temizlediniz ve hemen kirlensin istemiyorsunuz :) Yada acilen misafirler mi geldi? Fırında o anda pişen başka şeyler var ve siz fırına alternatif arıyorsunuz. Bu duruma en iyi çözüm, bence, teflonda kek yapın.
                            Arkadaşım Nurcan'a giderken götürdüm bu keki. Kızım hastaydı o gün, dışarı gidememiştim birşeyler almaya. Baktım evde çabucuk yapılacak birşeyler aradım. En kolayı teflon keki gibi geldi bana. Tarif Nane Maydanoz Sofrası 'ndan. Ben evdeki yeşilliklerle yaptım. Tadı yiyenler tarafından beğenildi.Yine de keyif sizin...




                                 Malzemeler:
  • 2 yumurta
  • 1 kahve fincanı süt
  • 1/2 kahve fincanı yoğurt
  • 1 kahve fincanı sıvıyağ
  • 1 paket kabartma tozu (1,5 da olabilir)
  • 1/2 rendelenmiş kabak (Küçük olsun)
  • 1/2 rendelenmiş havuç (Küçük olsun)
  • Bir tutam taze nane, taze kekik, maydanoz
  • 2 çay kaşığı tuz
  • Aldığı kadar un


Yapılışı:
  1. Her zamanki kek yapar gibi yapıyoruz kekimizi. Yumurtaları çırpıp, yoğurt, süt, sıvıyağ, kabartma tozu ve un ekliyoruz biraz.
  2. Sonra rendelenmiş kabak ve havucu, ve ince ince doğranmış yeşillikleri (Dikkat edin fazla olmasın yeşillik çünkü bunlar sulanacak)
  3. Tuzu ekleyip un oranını tamamlıyoruz. Biraz sıvıyağ katılmış teflon tenceremize keki döküyoruz, her tarafı eşit olsun istiyoruz.
  4. Tarifte 10 dakika hızlı ateşte 5 dakika yavaş ateşte demiş. Fakat ben yüksek ateşte yaparken yandı. Bu yüzden siz fazla yüksek ateş kullanmayın. Kapağını bir tarafı iyice pişinceye kadar çevirmeyin. Yavaş ateşte olsun çok kısık da olmasın lakin. Cam kapaklı bir tencereniz varsa daha iyi olur. Sonra yavaşça kapak yada başka bir tepsi yardımıyla keki ters yüz ederek diğer tarafının pişmesini sağlıyoruz. Yine kısığa yakın bir ateşte.

             Not: İki kez yaptım bu keki. Bu resimler ilkinin resimleri. İkincisi daha iyi oldu benim söylediğim şekilde pişirirseniz yakmadan pişmesi mümkün oluyor. Ve tabiki içini alıyor.
İçine peynir da katabilirsiniz tabi ama ben her zamanki gibi taze nane ve taze kekik tercih ettim. Bunlar tadı çok değiştiriyor. Bence siz de deneyin böyle.

28 Nisan 2012 Cumartesi

Baharatlı Tuzlu Kurabiye


Hanginiz bilir, benim kadar,
Karpuzdan fener yapmasını;
Sedefli hançerler, üstüne,
Gülcemal resmi çizmesini;
Beyit düzmesini;
Mektup yazmasını;
Yatmasını,
Kalkmasını;
Bunca yılın Halime'sini
Hanginiz bilir, benim kadar,
Memnun etmesini?

Değirmende ağartmadık biz bu sakalı!

                     Mutlu pazarlar dilerim hepinize dostlarım. Güne Orhan Veli şiiriyle merhaba demek istedim. O keyifli, o melankoli,  o güzel mısraların yazarı, güzel insanla. Biraz hüzünlendim yine şiirlerinden. Şairin yaşadığı fakirlikleri anlattığında biraz hüzünlendim. Bas-ül Ba-del Mevt 'e inananarak yaşamışlar. Böyle yaşamak zorunda kalmışlar belki de.  Halbuki şiir dünyamızın vazgeçilmezlerindendir Orhan Veli... Şimdi ona haklı olarak verdiğimiz değeri,"Keşke yaşadığı zamanda da verebilseydik" diyor insan ister istemez. Ne güzel anlatır şiirlerinde, günlük olayların bir şairin gözünden nasıl göründüğünü...
                   Bu satırları yazarken yüzümdeki ifade dikkatimi çekti. Mutlu, umutlu ve biraz sırıtak bir haldeyim. Mutsuz iseniz Orhan Veli okuyun derim, hatta benim gibi Baharatlı -  Tuzlu kurabiye ile çayınızı yudumlarken okuyun. Daha güzel oluyor...

               
                   Geçen haftalarda pazara gitmiştim. Orada taze kekik buldum. Nasıl sevindim, nasıl sevindim anlatamam. Nerelere kattım bu bir demet kekiği. İşte bu tuzlu kurabiye, bu  heyecanla ortaya çıktı. Bir tuzlu kurabiye yapayım dedim. Akşamdan bir margarin ve yumurtalar çıkardım. Ertesi günü, çocuklar 23 nisan sonrası evde kaldıkları salı günü, bir margarini ikiye böldüm. İki kaseye ayırdım. Birini tuzlu kurabiye birini ise tatlı kurabiye yapmak için kızlarıma verdim. Onlar bir güzel ellerini yıkadılar, kolları sıvayıp başladık kurabiyeleri yapmaya.
                     Bu tuzlu kurabiyeler İzgi'nin yaptığı kurabiyeler. İçine neler katmadık ki... Taze nane, çörekotu, pul biber, ve rengi de güzel olsun diyerek zerdeçal... Bu aralar renklendirmek istediğim şeylere bol bol katıyorum zerdeçalı. Nasılsa yakında bir zerdaçallı tarif daha görürsünüz bu blokta.
                     Kurabiyeler nasıl oldu diyorsanız, nefis... Ağızda dağılıyor, baharatlar çok yakıştı. Tuzlu kurabiyeye alternatif oldu böylece.



      Malzemeler:
  • 1/2 margarin (oda sıcaklığında)
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ
  • 1 yumurta
  • 2 kaşık sirke
  • 1 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 tatlı kaşığı zerdeçal
  • 1 tatlı kaşığı pul biber
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu (tepeleme)
  • 2 tatlı kaşığı taze kekik (doğranmış)
  • 1 tatlı kaşığı çörekotu
  • 2 çay kaşığı tuz
  • 1 yemek kaşığı nişasta(tepeleme)
  • 11 kaşık un (tepeleme)
  • 9. kaşıktan sonra un oranını azar azar ekleyerek kendiniz belirlemenizi tavsiye ederim.

    Yapılışı:
  1. Bir kaseye margarin alınır. Un ve kabartma tozu haricinde bütün malzemeler karıştırılır.
  2. Malzemeleri çırpma teliyle çırparız. Unu azar azar ekleriz ki herkese göre farklı olabilir.Un eklemeye başlayınca kabartma tozunu da ekleriz. Benim ölçülerime göre 11 kaşık un kafi geldi. Fakat siz son iki kaşığı iyice yoğurmadan karar vermeyin bence.
  3. Ele yapışmayan bir hamur yoğurun. Hamuru iki parçaya ayırıp rulo yapın. Rulolaların heryerinin eşit olmasına dikkat edin.
  4. Yaptığınız ruloları streç filmle kaplayın ve buzdolabına atın.
  5. İstediğiniz zaman çıkarıp birkaç dakika bekletin. Sonra 1 er santim kalınlığında kesin ve yağlı kağıt serili tepsiye dizin. Önceden ısıtılmış fırında 180 derecede pişirin.
Küçük bir not : Kurabiyeler bekleyince daha güzel oluyor. Bu kurabiye de öyle. Bekletikçe tadı güzelleşiyor. Tabi bekletebilirseniz.

Ben görüntülemek için birini çıkarıp pişirdim. Fakat bir diğeri, misafirlerim gelinceye kadar birkaç gün buzlukta bekledi. Böylece onların gelişine taze kurabiyeler pişirme fırsatım oldu.


 Ve tarifler her zamanki gibi Porselen Demlik Çay Saati etkinliği ev sahibesi Sevgili PaSaSofraM 'a ve Çay Kahve Bahane etkinliği ev sahibesi Sevgili Pastaeli 'ne gidiyor. Kolay gelsin arkadaşlar...

26 Nisan 2012 Perşembe

Mayalı Kek


                                     Son haftayı artık nasıl bir hamurişi merakıyla geçirdiysem. Salatalı günlerden sonra biraz kilo verdiysem de, tatlı tuzlu derken bu ara yine ipin ucunu kaçırmış durumdayım.


                                 Uzun zamandır merak ettiğim tariflerden biriydi mayalı kek. Mayalı keke, kek demek, asıl keke yapılan haksızlık olsada adı çıkmış dokuza inmez sekize. İçine maya girdiği için, ne yaptıysam bu maya kokusunu kapatamadım istediğim gibi. Eğer klasik kek sever bir Zat-ı Muhterem iseniz, bu keki denemeyin bence. Tadı konusunda fikir edinmek isterseniz paskalya çöreği tadında diyebilirim. Ne tatlı, ne tuzlu, ne kek.

                           
                                Ya görüntüsüne ne diyeceksiniz. Muh- te- şem. Sizce de öyle değil mi Allah için?Tarçın ve vanilin maya kokusunu kapattı biraz. İçine eklediğim kuru üzümler ve üzerine sürdüğüm bal benim ne kadar tatlı düşkünü biri olduğumu ele versede bence asıl tadı veren bu malzemeler oldu. Hele de üzerine fındıklar ellendiğinde..."Sanırım yapılabilecek mayalı keklerin en iyilerinden birisi idi"  desem yapılana haksızlık etmemiş olurum sadece :)
   
                                Bütün uyarılarıma rağmen "Yok ben de senin gibi meraklıyım, yemezsem olmaz, mutlaka deneyeceğim " diyorsanız o zaman buyurun:

Malzemeler:
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1/2 yaşmaya
  • 1 yumurta
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 3 yemek kaşığı sıvıyağ
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu (tepeleme)
  • 1 yemek kaşığı nişasta
  • 2 paket şekerli vanilin
  • 2 yemek kaşığı oda sıcaklığında tereyağ
  • Aldığı kadar un


İçine ve üzerine
  • 1/2 su bardağı kuru üzüm
  • 1 su bardağı fındık (ben kavrulmuş ve kavrulmamış fındığı yarı yarıya kullandım)
  • 1 çay bardağı mavi haşhaş
  • 2 tatlı kaşığı tarçın
  • biraz şeker
  • üzerine sürmek için 1/2  çay bardağı bal




       
Çok değişik, Çok farklı, Çok güzel...



Yapılışı:
  1. Pudra şekerini, yumurta ve tereyağını çırpıcı ile iyice karıştır. Mayayı ılık süt yardımıyla erit. İki malzemeyi birbirine karıştır. Bütün malzemeleri karıştır ve kabartma tozunu ekle. Azar azar un ekle. Ta ik ele yapışmayan çok yumuşak da olmayan bir hamur elde edinceye kadar.
  2. Kuru üzüm, fındık ve biraz şekeri bir kaba al. Hamurdan bir parça kopar. İçini içli köfte yapar gibi oyup bir parça bu hazırladığımız üzümlü harcı koy. Bir kaseye tarçın, haşhaşı karıştır. Bu yuvarladığımız hamuru tarçınlı harca atıp yuvarla.
  3. Margarinle yağlanmış kelepçeli kalıbın tabanına, sıra ile doldur.  Üstüne gelince, hamuru daha küçük toplar yap. İçleri boş oluyor bu defa. En üstüne artan harcı katıp, mayalanmaya bırak. 
  4. Ben mayalama işlemini fırında yoğurt yapma ayarında yapıyorum. Hamur kelepçeli kalıbın yarısına anca gelirken dışından görünmeye başlayana kadar mayalandırıyorum. Sonra 180 derecede iyice içini alana kadar pişiriyorum.
  5. Çıkınca 1-2 dakika bekletip kalıptan tabağa alıyorum. Üzerine bal dökerek servis yapıyorum. Afiyet Olsun.
Ben bu tarifimi PaSaSofraM 'a ve Pastaeli 'ne gönderiyorum. Etkinlikleri Kolay gelsin...

24 Nisan 2012 Salı

Kapalı Pizza Seçenekleri



                      Ben diyeyim kapalı pizza, sen de  örgü çörek. Adı her ne olursa olsun çok albesini olan bir hamurişi bu.
                      Yıllardır yaparım kapalı pizzayı. İlk yaptığımda,  haşlanmış tavuk butları ile eriyen tam yağlı, köy peyniri kullanmıştım. Nefis olmuştu nefis... Şimdi evde bir kenarda unutulmaya yüz tutmuş yarımdan biraz az halka sucuk, ve dolapta bulunan malzemelerden bir hamurişi çıkardım.
                       Pazartesi günü kızımın okuldaki gösterisi için 23 Nisan töreninden dönünce, öğle yemeği vakti gelmişti. Yemek yemek istemediler evin ahalisi. Malum babamız da evdeydi. Ben de hemen bir hamur yoğurup dolapta, elime artık ne geçtiyse, yapıverdim bunu. Yanında çay ve yeşilliklerle güzel gitti. En çok görüntüsü hoşlarına gitti miniklerin.

                   
                Aynı hamurdan iki farklı şekilde yaptım kapalı pizzayı. Tepside düz olanı daha çok sevdim. Fakat birşey eklemeden edemiyeceğim. Kaşar peynirini mümkün olduğunca az kullanmanızı öneririm. Alışılagelmiş bir pizza değil bu çünkü. Hamurun içinden çıkan kaşar, diğer malzemelerle birleşince klasik pizzadaki tadı alamıyorsunuz. Hamurumsu olabiliyor tadı. Eğer elinizde daha çeşnili eriyebilen bir peynir türü varsa kesinlikle ondan yapın kaşar yerine. Lezzeti çok farkediyor.


Malzemeler:

  • 4 su bardağı un
  • 1/2 paket yaşmaya
  • Yaklaşık 100 gram kadar erimiş margarin
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1/2 su bardağı ılık süt
  • 2,5 tatlı kaşığı tuz
İç Harcı için:
  • İstediğiniz malzemeyi kullanabilirsiniz.Ben, 3 küçük salatalık turşusu, 3 domates, 5 diş sarımsak, 1/2 su bardağı çekirdeği çıkarılmış zeytin, sucuk, 1 su bardağı kaşar kullandım.
Üzeri İçin:
  • Yumurta sarısı, susam, çörekotu.(Kullanmayabilirsiniz tabi)

Yapılışı:
  1. Yaşmayayı bir kaseye al, üzerine tuz ekle, su ve sütü koy erit. Erimiş margarini ve unu ekle, hamur yoğur. (Hamuru tezgaha at, altına biraz un serp tekrar yoğur.)
  2. Hamurun üzerine ört. Bu esnada iç harcını hazırlamaya başla. Domateslerin kabuğunu soy, küp küp doğra. Az yağda kavurmaya başla. Üzerine sarımsakları doğra. Biraz yumuşasınlar. Diğer malzemeleri hazırla.
  3. Hamuru ikiye böl. Birini aç. Resimdeki kalıklıkta aç. Ortasına hazırladığın domatesli harçtan sür. Üzerine sırasıyla, sucuk, turşu, zeytin ve kaşar koy. Kenarlarını kafes poğaça gibi ortadan kenara doğru kes. Resimdeki gibi bir ordan bir diğer taraftan katlayarak kapat. Altına yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye al. Mayalanmaya bırak. (Ben fırınımdaki yoğurt yapma programında mayalanmaya bırakıyorum.)
  4. Diğer hamuru ikiye böl. Biri büyük diğeri daha küçük olsun. Tart kalıbın içine yağlı kağıt koy. Hamurun büyük olanını aç. Bu kalıba yerleştir. Diğer hamurda yaptığımız sırayı burada da takip et. Ayırdığımız küçük hamuru aç ve bu hamurla pizzanın üstünü kapat. Mayalanması için kenara al.
  5. Hamur kabarınca (mayalanınca) üzerine yumurta sarısı sür, susam ve çörekotu da serpebilirsin.
  6. 180 derecede pişir. İçini almasını sağla. Afiyet olsun...
             
Ben bu tarifimi her zamanki gibi 74. Porselen Demlik Çay Saati Etkinliği için ardaşım PaSaSofraM 'a ve Çay Kahve Bahane Etkinliği ev sahibesi Pastaeli 'ne gönderiyorum. Kolay gelsin arkadaşlar...