..

30 Haziran 2011 Perşembe

Tombul Kabak Dolması


                 Gerçek adı bu değil tabiki. Bunu bende bilmiyordum.Markette gördüğümde dayanamadım aldım. Görünüşleri çok şekerdi, tazeydiler. Neyse sonra öğrendimki adları Girit kabağı imiş.
                  Ben yine de Tombul Tariflere yakışır olsun diye tombul kabak demeyi tercih ediyorum. Şimdi gelelim malzemelere:
  • 1kg kabak( 8 tane )
  • 150-200 gram kadar kıyma
  • yarım demet dereotu
  • birkaç dal taze nane
  • yarım çay bardağı pirinç
  • 1 domates
  • 1 kaşık salça
Yapılışı:
  1. Kabakları başlarından kesip içini oyuyoruz. İstersek dışına tırtışlı şekil veriyoruz.İçlerini kürdanla birkaç yerinden delip elimizle tuzluyoruz.
  2. Kıymaya yeşillik ve pirinçleri yıkayıp doğrayarak ekliyoruz. Kuru soğanı ve kabuğu soyulmuş domatesi küp küp doğrayıp ekliyoruz.İçine tuz katıp karıştırıyoruz.(İstersek bu esnada salça ekleyebiliriz.)
  3. Kabaklarımızı bu harçla doldurup tenceremize yerleştiriyoruz. Üzerine biraz sıvıyağ ve salçalı tuzlu su ekleyip pişiriyoruz.

                                                                   AFİYET OLSUN....

29 Haziran 2011 Çarşamba

Köyüme Gittim

         
  










 Bir haftadır ortalıkta olmayışımın nedeni köye gitmemdi.Bir özleşmişiz sevdiklerimle, bir kucaklaştık bir sarıldık ki sorma gitsin.




                                                            Malum tam da kiraz vakti.
Kirazı dalından yemezsem ben, tad alamıyorum.( Kirazlar kütür kütürdü inanın buralarda yok böylesi) ,

         Vişneleri dalından topladım bir güzel reçel yaptım. Onu da sizlerle sonra paylaşacağım.

         Kışlık yaprak sarması için beğendiğim bağdan beğendiğim yaprakları  aldım ve salamura yaptım (kışın yaprak sarması olacaklar kendileri...)


        
Çalıştım çabaladım biraz da gezdim tabi.
         Hepsi bir yana herkesi çok özlemişim. Gerçi bütün sevdiklerimle görüşemesem de yine de iyi geldi bana.

         Şimdi köyden manzalar. Bu arada burası Bilecik'in Söğüt ilçesinin Küre Köyü bunu da belirteyim de...






                                                       Orda bir köy var uzakta.
                                                       O  köy bizim köyümüzdür.
                                                       Gideriz de geliriz de...
                                                       Bu yüzden o köy bizim köyümüzdür...

28 Haziran 2011 Salı

Miraç Kandili

 
              Bilindiği gibi, Peygamberimizin, Mekke'deki Mescid-i Haram'dan, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya,oradan da gökleri aşarak Cebrail'in bile giremediği Sidretül Münteha'ya ve Allah'ın katına ulaştığı olayı Miraç Kandili olarak kutluyoruz. İsra Mekke'den Kudüs'e olan gece yürüyüşüne, Miraç ise Kudüs'ten sonraki bölümüne deniliyor.
            Miraç yani göğe çıkış ilahi hikmet, sır ve bereket içinde barındıran manevi bir yolculuk.
            Peygamberimiz,tebliğ yıllarında yaşadığı zorluklar üzerine bir de amcası Hamza ve eşi  Hz Hatice'yi kaybemişti. Büyük bir ümitle gittiği Taif'ten taşlanarak gönül kırıklığıyla dönmüştü.
            Allah-ü Teala peygamberimizi daha önce ve sonra,hiçbir insanoğluna bahşetmediği Miraç ile karşılamıştır.
             Bu gece yaptığımız bütün dualar ve ibadetlerin Allah'ın lütfuyla karşılanacağı ümidiyle bütün müslüman aleminin miraç kandilini kutlarım. Allah bu gece bizi de sevindirdiklerinden nasip etsin...Amin.

17 Haziran 2011 Cuma

Mantarlı Tavuk Sote

        

             Tavuk sote tembel yemeği bence. Yada acele tarafından yapılan risksiz yemekler arasında diyelim biraz kibarlaştırarak.Hem kolay hem çabuk oluyor hemde lezzetli. Acılısını severseniz içine soya sosu kullanabilirsiniz. İsteğe göre değişik şeyler eklenebilir. Şimdi gelelim tarifi vermeye:

Malzemeler:
Bir tane tavuk göğsü, 1 kuru soğan, 10 tane mantar, 1 büyük domates, 1/2 kaşık salça, 1 çay kaşığı köri, bir tatlı kaşığı kişniş, 1 çay kaşığı kırmızı tozbiber, isteğe göre kekik.

Yapılışı;

  1. Soğanı doğrayıp az yağda tavaya alıyoruz. Tavuklarımızı doğrayıp onları da tavaya alıyoruz.
  2. Mantarlarımızı yıkayıp onları doğruyoruz. Onları da tavaya alıp tuzunu ekliyoruz.
  3. Domatesimizin kabuklarını soyup küp küp doğruyoruz ve yarım kaşık salça ile onu da ekliyoruz.
  4. Suyunu çekinceye kadar pişirken baharatlarımızı ekliyoruz.
İşte bu kadar basit. İsteğe göre içine biber yada başka şeyler de eklenebilir. Afiyet Olsun.




Biberli Nohutlu Bulgur Pilavı

                  

                        Bulgur pilavının en bilinen pilavlar arasında olması sadece maliyetinin düşük olmasından kaynaklanmıyor bence. Bulgur çok yararlı ve doğal olarak görülüyor. Özellikle çocuklara pirinç pilavı yerine bulgur pilavını tercih etmemdeki sebep de bu.
                        Ben bulgur pilavını sık yaparım. Bu kez sizin için yapıyorum ve içine tavuk katmıyorum. Bir dahakine aklımda mercimeklisini denemek var da uzun zamandır aklımda aslında fakat bir türlü nasip olmadı.
                       Anadolu insanının en kolay bulabileceği yemek bulgur. Bir dönem neslin tabiri caizse burun kıvırarak baktığı bu yiyecek şimdi bizim en gözdelerimiz arasında. Hele yanında da cacık olursa. Demeyin gitsin...

Malzemeler:
1,5 kase küçük kase bulgur, 1 kase haşlanmış nohut,1çarliston biber, 1 kırmızı biber, 2 soğan,2 domates, 2 kaşık toz sebze bulyon, 1 yemek kaşığı salça,3 kase sıcak su, tuz.

Yapılışı:
  1. Bulguru yıkadım,soğanları doğradım, geniş bir tencereye aldım.Kavurmaya başladım.
  2. Soğanların üzerine biberleri ince ince doğrayıp ekledim.Kabuğu soyulmuş domatesleri rendeleyip ekledim. Kavurmaya devam ettim.
  3. Yıkanmış bulguru ekleyip tuzunu, sebze bulyonunu, salçayı ve nohutunu ekledim.Biraz daha kavurdum.
  4. Sıcak suyu ekleyip tencereyi kapattım suyunu çekene kadar pişirdim.


                                                                 AFİYET OLSUN

13 Haziran 2011 Pazartesi

İslim Kebabı (Patlıcan Bohçası)

          

         Değişik, güzel bir patlıcan yemeğiyle yine beraberim sizlerle. Fazla bir zaman alan yemek olmadığı için akşam vakti yetiştirdim. Biraz yağlı oluyor malum diğer patlıcan yemekleri gibi çünkü kızartılıyor. Şimdi gelelim yemeğimizin yapımına...

Malzemeler:
6 adet patlıcan, 250 gram kıyma,2 domates,2 çarliston biber,1 yumurta, bir tane soğan,bir tutam maydanoz, içine katmak için ekmek içi yada 2 kaşık galeta unu, karabiber, toz kişniş, 1 kaşık salça, tuz,

Yapılışı:
  1. Patlıcanlar alaca soyulup mümkün olduğunca ince uzun şekilde kesiliyor. Tuz eklenip bekletilmeye başlanıyor.
  2. Kıymanın içine yumurta, maydanoz, iki kaşık galeta unu, rendelenmiş soğan baharatları ve tuzu eklenip yoğurmaya başlanır.
  3. Patlıcanlar kızgın yağa atılıp yumuşayana kadar kızartılır. Patlıcanları kızartma noktası önemli çok fazla kızarsın ve kararsın istemiyoruz. Hafif kızartıyoruz yumuşasın yeter.
  4. Yağlarını çeksin diye havlu peçetenin üzerine patlıcanlar alınır.
  5. Bir küçük kaseye artı olacak şekilde iki patlıcan üst üste konur ve ortasına elimizde biraz yuvarlak yaptığımız köfte konur üzerine çarliston biber ve domates kesilip eklenir birlikte kürdanla tutturulur.
  6. Bu şekilde yapılan patlıcanlarla tepsimiz doldurulur. Bir kase suya salça eklenerek tepsiye ilave edilir fırına sürülür. Biberler ve domatesler pişine kadar fırında tutulur.
Püf Noktası:
  1. Patlıcanların mümkün olduğunca az yağlı olması için yağımız iyice kızgın olmalı ve peçetenin üzerine çıkartılmalı ve ayrıca suyuna yağ eklenmemeli.
  2. Patlıcanları tuzlarken fazla tuzlu yaptıysanız yıkayabilirsiniz yada yıkamayıp suyuna tuz eklemezsiniz benim gibi ama dediğim gibi tuzunu ayarlayamamak ihtimali varsa yıkanızı tavsiye ederim



11 Haziran 2011 Cumartesi

Tava Böreği

     

                        Arkadaşım Meral'den öğrendiğim bu börek en sık yaptığım tarifler arasında.Yapımı ve fırın istemeyişi yönünden da ayrıca tercih sebebi olabilir.Ben bugün ıspanaklı, peynirli çeşidini yaptım. Daha önce de mantarlı, kıymalı,patlıcanlı çeşitlerini denemiştim. Hepsi de çok güzel oluyor. Şimdi gelelim tarifimizi vermeye.

Malzemeler:
3-4 adet hazır el açması yufka,bir küçük demet ıspanak, 1 adet soğan, 2-3 dal taze soğan, kibrit kutusundan biraz büyük peynir, 3 çay bardağı süt, 50 gram margarin (isteğe göre margarin kullanılmayabilir), 1 çay bardağı sıvıyağ, 1 adet yumurta.

Yapılışı:
  1. Ispanaklar yıkanır,küçük bir tencereye doğranarak konulur, üzerine biraz tuz ve taze soğanların yaprakları eklenir, ağzı kapalı olarak hafif ölünceye kadar buharında haşlanır.
  2. Bir tavada kuru soğan kavrulur, üzerine ıspanaklar eklenir biraz da böyle kavrulur.Soğumaya alınır.
  3. Margarin küçük bir tavada eritilir, içine yumurta, süt, sıvıyağ eklenerek karıştırılır.
  4. Büyükçe bir teflon tavanın dibine çok az sıvıyağ konulur. Bütün yufkanın biri tavaya kenarlarından dışarı sarkacak şekilde konulur.Bir diğer yufka hazırladığımız sütlü karışımın içine büyük parçalar halinde elimizle doğranak atılır ordan da alınarak tavadaki yufkanın tabanını kaplayacak şekilde incecik yayılır.
  5. Ispanağımızın içine peynir eklenir ve tavadaki yufkaların üzerine her yerine eşit miktarda yayılır.
  6. Bir kat daha diğer yufkadan parçalar koparılarak sütlü karşımda ıslatılır ve ıspanakların üzeri kaplanır.
  7. Yufkanın dışarı taşan kısımları sütlü karışımla ıslatılarak üzerine kapatılır. Tavamız kısık ateşte büyük ocağın üzerine konulur ve ağzı bir kapak ile kapatılır.
  8. Arada altını kontrol ederek kızarıp kızarmadığına bakılır ve üstüde alt üst edilerek pişirilir.Yine ağzı kapalı ve kısık ateşte olursa içini alması sağlanır.En son kapağı açılırsa üstü kıtır olurki böylesi de çok güzel oluyor.
                                                                 AFİYET OLSUN...

10 Haziran 2011 Cuma

Krem Şantili Kurabiyeler

           
                Bu tarifi Lama'dan almıştım. Uzun süredir yapmak istiyordum ki bugüne nasıpmiş. Hani aniden eve misafir gelir yada geleceğini haber alırsınız ne yapayım telaşına düşersiniz yada akşam akşam canınız çayın yanında tatlı bişeyler çeker hem çıtır hem gevrek olsun ama birazda tatlı olsun istersiniz ya, işte tam o anlara göre bir tarif bu.
                Lama'nın yaptığı tarife yumurta sarısı ve birazda pudra şekeri ekledim. Güzel oldular, tam benlik sizede tavsiyem dar zamanlarda yapılacak güzel bir tarif olduğu yöndedir.
              Malzemeler:
1 paket vanilyalı krem şanti, 1 su bardağından bir parmak az sıvıyağ, 4 kaşık pudra şekeri, 2 yumurta sarısı, 3 su bardağı un,yarım çay kaşığı kabartma tozu, üzeri için: yumurta beyazı ve istediğiniz herhangibir süs ve eğer tatlı seviyorsanız pudra şekeri.
               Yapılışı:
  1. Üzeri için olan malzemeler hariç hepsini derince bir kaseye alın ve yoğurun.
  2. Kurabiyeye istediğiniz şekli verin(şekil verme aşaması biraz zahmetli ,çatlaklar olacaktır)
  3. 200 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirdikten sonra çıkartılır ve yumurta akı sürülüp kurabiye süsü eklenir tekrar fırına sürülür.
  4. Birkaç dakika bekletilir çıkartılır.
İşte bu kadar basit. Denemesi benden yapması sizden AFİYET OLSUN...

Fırın Poşetinde Sebzeli Tavuk

    

          Herkesin yapmışlığı vardır fırın poşetinde tavuk. Ben de yapıyorum. Bu kez sizinle köri katmadan daha sade sevenler için yaptığım şekliyle paylaşacağım. Bu tavuğa köri yerine kişniş ve kekik kullandım. Size de tavsiye ederim.
             Malzemeler:
6-8 adet tavuk budu yada tavuk parçası, 1 tane soğan, 1 tane havuç 1 tane patates, 1 tane patlıcan, biraz süt, sıvıyağ, ve birkaç damla limon suyu, bir tatlı kaşığı toz kişniş, bir tatlı kaşığı kekik.
            Yapılışı;
  1. Tavuğumuzu yapmaya önce onu marine etmekle başlıyoruz. Tavuklarımı yıkayıp bir kaba aldıktan sonra üzerine yarım çay bardağı kadar süt bir yemek kaşığı kadar sıvıyağ ve biraz limon damlası damlatıyoruz tuzunu da ekleyerek tavuklarımızı 1-2 saat dinlendiriyoruz.
  2. Sebzeleri çok küçük olmayacak şekilde dilimliyoruz. Kuru soğanı tavuklarımızın üzerine yarım ay şeklinde doğrayıp elimizle biraz karıştırıyoruz.;(soğanın tadının ete geçmesini istiyoruz)
  3. Sebzeleri tavuklarla karıştırıp fırın poşetinin içine alıyoruz. Bir iki yerinden delerek havasının çıkmasını sağladıktan sonra 200 derece fırında 30-40 dakika kadar hafif kızarana kadar pişiriyoruz.
                                                   AFİYET OLSUN


Havuçlu Fırın Makarna

         

             Yıllar önce yapmıştım ilk kez bu tarifimi. Babam çok beğenerek yemişti, bazen hala ister benden yapmamı. Kulağa tuhaf gelse de havuç makarnaya yakışıyor. Pişse bile ayrı bir kıtırlığı oluyor. En çok onu seviyorum ben.
            Ayrıca o zamanlar makarnanın kaşarı yerine bizim kendi yaptığımız köy peynirini koyuyordum ki bu ayrı bir güzellik veriyor. Tabi şimdi o köy peyniri bulamasamda kaşarla idare ediyorum. Sizin eğer daha çeşnili bir peyniriniz varsa onu kullanabilirsiniz fakat kaşar gibi erimesi gerekiyor.

Malzemeler:
Yarım paket istediğiniz makarna, 1 orta boy havuç, 100 gram kaşar rendesi, 200 gram dana eti (yumuşak yerlerinden),   1/2 yemek kaşığı salça, tuz.

Yapılışı:
  1. Makarnayı biraz diri olacak şekilde tuzuyla birlikte haşlıyoruz.
  2. Etleri kuşbaşından biraz daha küçük parçalara ayırıyoruz. Yağda kısık ateşte hafifçe kavuruyoruz. (Dikkat edin fazla kurumasın)
  3. Havucu rendeleyip hafif kavuruyoruz.
  4. Haşlanan makarnamızı süzdükten sonra bir tencereye biraz yağ koyup 1/2 salçayı kavuruyoruz ve hemen üstüne makarnamızı ekleyip biraz daha kavuruyoruz.(İçine bu esnada çeşnili peynir varsa biraz peynir eklerseniz lezzeti artar)
  5. İçine etleri ve havuçları ekleyip bir iki karıştırdıktan sonra hafif yağlı tepsimize alıyoruz. Üzerini kaşar rendesiyle kapatıp kaşar eriyene kadar fırında tutuyoruz.
                                                AFİYET OLSUN ....


7 Haziran 2011 Salı

Keşkek

     
              Çankırılılar bilirler keşkeği, bana sorsanız ben bilmezdim. Duymuşluğum vardı ama ne yemiştim ne de görmüş. Neyse yine her zamanki gibi kayınvalidemden öğrendiğim kadarıyla yaptım yemeğimi. Bu blok işi benim yemek bilgimi artırmama neden oldu. İyi de oldu. Her şeyi ben yapayım, bunu ben de öğreneyim diyorum. Böylece yapmadığım bir baklava kaldı diyebilirim. Ayrıca yiyenlerden de tam not aldım. Kayınvalidem 'Tamam artık sen bu işi başardın, hatta beni de geçtin' dedi yiyince benden söylemesi
          İşte keşkek için malzemeler:
  (Ben yine her zamanki gibi ölçülerimi çok tutum siz oranlayarak yapabilirsiniz.)

5 su bardağı buğday, bir bütün tavuk, tuz ve 50 gramdan biraz fazla tereyağı, az biraz sıvıyağ.

Yapılışı:
  1. Buğdayı ayıkladım süzgeçten eledim ve yıkayıp büyükçe bir tencereye koydum.
  2. Tavuğu yıkadım butlarını ve kanatlarını alıp buğdayla birlikte pişmesi için onu da tencereye ekledim.
  3. Tuzunu koyup başladım pişirmeye. Tavuğu ters yüz ederek iyice etleri pişinceye kadar pişirdim.
  4. Tavuğu çıkarıp göğüs etlerini ve beyaz olan etlerini tel tel ayırdım. Ne kadar ince didiklerseniz o kadar iyi.
  5. Didiklediğimiz etleri tencereye buğdayların yanına ekleyerek kepçeyle 10 15 dakika kadar çırpıyoruz. Çırpma kıvamı yemek kepçeye yapışık uzayacak hale gelince yani özleşince bitecek.
  6. Son olarak üzerine tereyağı ve biraz sıvıyağ ekleyerek tavada erittiğimiz tereyağını tencereye boşaltıp tekrar karıştırıyoruz. Keşkeğimiz yemeye hazır.
                                                               AFİYET OLSUN....

Ağlayan Kek

          

             Aslında bugün haşhaşlı revani yapacaktım. Başladım keki hazırlamaya irmiğimin bittiğini görünce keke çevirdim.Baktım sütüm de yok bende yoğurtla yaptım kekimi. Üstünü ıslatmak için gereken süt yerine reçel kullandım. Krem şanti ve çikolata sosunu da suyla hazırladım. Dolayısıyla sütsüz bir ağlayan kekim oldu. Çok da güzel oldu. Sizlere da tavsiye ederim. Tatlı akşamlar....
             Malzemeler:
Keki için;
 3 yumurta, 1,5 su bardağı yağ, 1,5 su bardağı yoğurt(benim evimde süt bitmişti), 1su bardağı şeker, 2 kabartma tozu, 1 vanilin, 3 tatlı kaşığı kakao, aldığı kadar un
Krem şantisi için:
1 su bardağı soğuk süt veya 1,5 çay bardağı soğuk su, sade krem şanti
Çikolata Sosu:
2 bu bardağı süt yada 2 su bardağı su, 3 kaşık şeker, 2,5 kaşık hazır çikolata sosu.
 Üzerini ıslatmak için
2 bardak süt veya marmelat türü birşey.

Yapılışı:
  1. Yumurtaları şekerle birlikte beyazlaşıncaya kadar blendırda çırpıyoruz. İçine yağ, yoğurt, ekleyip yine çırpıyoruz, bir bardak un ekliyor unla birlikte kakao ve vanilini de ekliyor yine çırpıyoruz. Son olarak kakaoyu ekleyip kıvamına bakıyoruz. Ne çok akışkan olacak nede çok katı istiyoruz.  Biraz daha un ilavesi ile tekrar çırpıp yağlı tepsiye alıyoruz.
  2. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında 15-20 dakika pişirip bir kürdan yardımıyla bakıyor ve kapatıyoruz.
  3. Bu arada üzerinde yazıldığı gibi krem şantimizi hazırlayıp dolaba alıyoruz.
  4. Çikolata sosumuzu hazırlıyoruz. Soğuması için kenara alıyoruz.
  5. Kekimiz soğumuş olmalı üzerini sütle ıslatıyoruz.(benim evimde süt bitmiş demiştim bende çilek reçelinin suyunu aldım biraz daha sulandırarak ıslattım)
  6. Son olarak kekimizin üzerine önce krem şantiyi iyice yayıyoruz. Sonra soğuyan çikolata sosunu her yerini kaplayacak şekilde yayıyoruz. İsteğe göre damla çikolata yada ceviz kırıklarıyla süsleyip servis yapabilirsiniz.
                                                        AFİYET OLSUN

6 Haziran 2011 Pazartesi

Kadın Budu Köfte

             

            Yemek isimlerinde kadın uzuvlarının kullanılması nedendir bilinmez.Yok kadın budu, yok hanım göbeği vs.  benzerlikle alakalı olduğunu sanmıyorum.Belki bir şakanın eseri olarak kalmıştır isimleri.
             Buna örnek yemeklerimiz yokmudur? Mesela hünkarbeğendi. Efendim bir gün aşçıbaşı bu yemeği yapmış hünkara getirip takdim etmiş, ama tabi bayağı bir de risk almış. Ya hünkar beğenmezse o zaman kelle gider. Neyse ki hünkar beğenmiş de ismi böylece kalmış.
            Yada Ezo geline gelelim. Ezo  adında bir gelin, gelen misafirlerinin önüne çıkaracak bir yemek bulamayınca evdeki kuru bakliyatlardan çorba kıvamında yemek yapmış. Sonra adı Ezo gelinin çorbası olmuş söylene söylene de ezogelin çorbası olarak kalmış, dersem sallamış olurum. Fakat usturuplu bir şekilde sallamış olurum.
           İyi de bütün bunları anladım da Vezirparmağına bir anlam veremedim bilmem vereniniz varmı?Yani niye vezirin parmağı başka birinin değil, Mesela hanım parmağı falan değil de vezir parmağı.
            Neyse bu muhabbet uzar gider. Benim yemeğim arada kaynayıp gitmesin. Gelelim kadın budu köftemizin yapılışına:
Önce malzemelerimizi verelim. Ben uzman tv de Şef Melis Sadıkoğlunun tarifine göre yaptım. Denemesi benden yapması sizden.

Malzemeler:
1/2 kg orta yağlı kıyma, 1 kuru soğan, 1 kahve fincanı pirinç, 1 yumurta; kimyon, kırmızı toz biber, kuru nane
Köftelerimizi bulamak için 2 yumurta, un, galeta unu
Sosu için 4 domates, 2 büyükbaş sarmısak zeytinyağı, karabiber.

Yapılışı:
  1. Kıymayı ortadan ikiye ayırıyoruz. Soğanları ince ince doğradıktan sonra yağda kavrulmaya alınınca, kıymanın yarısını koyuyoruz.Birlikte biraz kavuruyoruz. Tuz ve karabiber ekliyoruz. Soğumaya bırakıyoruz.(kıymanın çok kurumamasına dikkat edin)
  2. Pirinçleri yıkayıp küçük bir tencereye alıyoruz, üstüne tuzlu su koyup 10 dakika kaynatıyoruz.
  3. Kavrulmamış kıymayı, kavrulup soğumuş kıyma soğan karışımını aynı kaba alıyoruz. Üstüne bir yumurta kırıp tuzunu, ve baharatlarını ekliyoruz. Yoğuruyoruz.
  4. Yoğurduğumuz köftelik kıymamızı  dinlenmesi için dolaba alıyoruz, 1 saat dinlendiriyoruz.
  5. Bu arada sosunu yapabilirsiniz. Sosu için domateslerin kabuklarını soyup sarmısakları ince ince dilimleyip ekliyoruz biraz zeytinyağı ve karabiber ile sos kıvamına gelene kadar kavuruyoruz.
  6. Köftelerimize şekil vermeye başlıyoruz. Fazla kalın olmamasına dikkat ederek fakat bu arada da heybetini koruyarak köfteler yapıyoruz.
  7. Bir kapta 2 yumurtayı çırpıyoruz. Bir kapta un, bir kapta galeta unu koyup(galeta unu isteğe göredir, isterseniz kullanmayabilirsiniz) önce una buluyoruz, fazla ununu elimizle çırpıştırarak yumurtaya ve sonra galeta ununa buluyoruz, kızgın yağda kızartıp peçeteye çıkartıyoruz.
  8. Üzerine sosla servis yapıyoruz.
                                                                 AFİYET OLSUN

4 Haziran 2011 Cumartesi

Öylesine Bir Gün




Ne hasta bekler sabahı,                
Ne taze ölüyü mezar.
Ne  de şeytan bir günahı,                         Geçti istemem gelmeni,
Seni beklediğim kadar                             Yokluğunda buldum seni
                                                                   Bırak vehminde gölgeni
                                                                   Gelme artık neye yarar?


Nerden esti bilmiyorum, bu gün bir ağlamaklı bir masum duruşum var. Belki baharın bitişinden, belki yaza giremeyişimden... Çok sevdiğim bu şiir Necip Fazıl'ın. Bekleyen ve Beklenen şiirlerinden birisiydi, tam hatırlamıyorum hangisiydi?  Kırgınlık ve hüzün anlarımda hep kendi kendime mırıldanmam bilmem tesadüf müdür? 

3 Haziran 2011 Cuma

Perde Pilavı

       Bugün perde pilavı yapmaya karar verdim. Aslında daha önce de daha pek çok kereler yaptığım bu pilavı bu defa bloğum için yapıyorum. Tabi öyle olunca da aksilikler beni bırakırmı? Bırakmaz.
      İlk aksiliğim kelepçeli kalıbımı bulamayışım oldu. Her yeri aradım taradım ama bir türlü bulamadım. Artık nerdeyse yada kime gittiyse bulamadım. Olsun dedim ben de normal borcam tepside yaparım. Güzel de oldu Allah için . Üstünün perdesi çıtır çıtır tam istenilen kıvamda oldu, ben hamuru çok kalın bırakmıyorum ki kalın olmasın, ayrıca içine katılan sıvıyağ ona ayrı bir çıtırlık veriyor.
       Misafirlerinizi en güzel şekilde ağırlayacağınız yada farklı bir pilav yapayım dediğiniz an ilk akla gelen pilavlar arasında. Bu tarifle de çok güzel oluyor. Yanında da hoşaf türü bir şey varsa demeyin gitsin. Ben evde bulduğum kuru kayısı ve kuru çekirdekli siyah üzümden biraz karanfil ekleyerek yaptığım hoşafla yedim, çok da güzel oldu.Size de şiddetle tavsiye ederim.

Malzemeler:
Hamuru için:
2 yemek kaşığı yoğurt, 1 yumurta, 1yemek kaşığı oda sıcaklığında yumuşamış yada yumuşak margarin,4 yemek kaşığı sıvıyağ, 1 tatlı kaşığından az tuz.

Pilavı İçin:
 İki bardak pirinç, 1 tavuk göğsü yada yeteri kadar tavuk eti ( ben kemiklilerinden ayırdım kemiklerinin de suyunu kaynatıp pilava kattım), 1yemek kaşığı pilavlık fıstık, 1 yemek kaşığı kuşüzümü, karabiber, köri, tuz, varsa tavuksuyu.
Tepsiyi yağlamak için bir kaşık yumuşak margarin
Yapılışı:
  1. Önce pirinçleri ıslattım. Tavukları doğradım. Benim kullandığım tavuk kemikli olduğu için kemiklerine biraz su ekleyip tavuk suyu yapmak için kaynamaya aldım.
  2. Hamuru yoğurmak için bütün malzemeleri karıştırdım. Büyük bir beze hamur yaptım, üstünü örtüp beklemeye aldım.
  3. Kuş üzümlerini küçük bir tabakta ıslamaya bıraktım.
  4. Pilavımı yapmak için tencereye az bir yağ koydum ve fıstıkları çok hafif kızarttım, hemen yıkanmış pirinçleri ekleyip kavurmaya başladım.
  5. Pirinçler tel tel ayrılınca tavuksuyunu ekledim.Üstünü geçecek kadar gelmeyince biraz daha ılık su ekledim. Tuzunu ekledim ve en son olarak da kuşüzümlerini ekleyip pişmesi için kısık ateşe aldım.
  6. Bir tavaya biraz yağ koydum tavuklarımı, tuzu ekledim kapagı kapalı olarak biraz çevirdim. Tavuklar pişince altını kapattım ve içine karabiber ve köri ekledim.
  7. Pilavım pişene kadar borcamı margarinle kalınca yağladım. Bademlerimi yerleştirdim.
  8. Hamuru iki bezeye ayırdım fakat biri büyük diğeri epeyce küçük olacak şekildeydi.Büyük bezeyi açıp tepsiye iyice yerleştirdim. Bademlerime dikkat ederek itina ile yerleştirdikten sonra üzerine ılınan pilavın yarısın ekledim. Pilav sıcakken konmamalı.
  9. Arasına tavukları koydum. Hamurun diğer yarısını açıp ilk hamurun tepsinin üstüne gelen yerlerine getirerek itina ile kapattım.
  10. 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirdim. Ters çevirip hoşafın yanında sıcak servis yaptım.
Püf Noktaları:
Tavuklar çok kavrulmamalı kuru olmamalı
Hamur mümkün olduğunca ince olursa pişmesi daha kolay ve daha çıtır olur.
Pilav kesinlikle sıcakken hamura konmamalı hepsi ılık olmalı.

                                                                AFİYET OLSUN


2 Haziran 2011 Perşembe

Çikolata Helva

                                                          Regaib Kandiliniz Mübarek Olsun
              

                  Bütün islam alemine hayırlara vesile olması dileğiyle. Özellikle de müslümanların iç karışıklıklarla bu kadar yoğun olduğu bu dönemde.
                "Recep ayı Allah'ın ayı, Şaban ayı Peygamberimizin ayı, Ramazan ayı müslümanların ayı" derdi dedem.Allah'ın ayının bu ilk kandilinde yaptığınız dualar, istediğiniz dilekler ve daha fazlası verilir inşallah.
                 Ben de kandile müteakip Kandil Simidi yapmak istemiştim. Daha sonra düşündüm her yerde kandil simidi var. Ben daha farklı birşey yapayım. En iyisi un helvası yapayım dedim. Yaptım mı? Yaptım. Çok da güzel oldu. Bizim evde un helvası biraz koyu renkli sevilir. Benim çocuklarımda bu helvaya onun için çikolata helva diyorlar. O yüzden başlığı bu isimle paylaştım.
                Komşularımızla paylaştığım bu helvamın ölçüsünü ben biraz çok tuttum. Siz eğer dini günlerde yada kalabalık bir meclise sunmayacaksanız daha az ölçülerde kullanmalısınız. Ben bütün binamıza dağıttığım gibi görümcelerime ve kendimize de bolca ayırdım.


Malzemeler:
4 bardak un, 1 bardak sıvıyağ, 300 gram margarin yada tereyağ ( ben margarin kullandım), 1 litre süt, 1 bardak su, 4 bardak şeker, süslemek için ceviz

Yapılışı:
  1. Margarin geniş bir tavada eritilir, içine sıvıyağ eklenir. Yağ hafif kızarınca unu yavaş yavaş eklenir.
  2. Bir taraftan küçük bir tencerede süt, su ve şeker konur arada bir karıştırılır. Kaynamaya yakın altı kapatılır.
  3. Un sütlü kahve rengini alıncaya kadar kavrulur. ( ben biraz daha koyu yapıyorum)
  4. Kavrulan un ocağın üstünden kenara alınır.Üstüne azar azar sütlü karışım eklenir tabi bir taraftan da karıştırlır. Sütü yedirilince tekrar ocağı konulur.
  5. Biraz kendini çekince altı kapatılır. 
  6. Çok sıcakken şekil vermek zor olacağından, soğuması beklenir kaşıkla yada bir kalıp yardımıyla servis tabağına alınıp üzerine ceviz konur. 
         Not: Çok soğumadan şekil vermelisiniz yoksa içindeki margarinden dolayı donacaktır.                                         


                                                          AFİYET OLSUN

1 Haziran 2011 Çarşamba

Kayısılı Yeşillik Salatası

                     Öğle yemeği yerine salata yemeye karar verdim. Malum kilolar... ve yaz geldi artık." Hazirana girdik ne zaman vereceksin kiloları?" derseniz veririm ben. Çok çabuk kilo alıp verebilen yapıya sahibim. Aslında çok zayıf olmak da istemiyorum.  23 yaşıma kadar 42-44 arası bir kiloda dolaşmış biri olarak zayıflığı da sevmiyorum. Az mı çektim o zayıflığım yüzünden, yok çocuk reyonundan giyinmeler, yok bu kız hastalıklı herhalde lafları falan beni az mı üzmüştü?
                    Yinede özeleştiri yapmam gerekirse bu aralar epeyce aldım kiloyu. Tabi bunun bir sebebi de her gün aldığım kan ilaçları. Ama tabi bahane bulmak değil çözüm üretmek lazım.
                   Neyse karar verdim bundan sonra her öğlen kızlarla yediğim öğle yemeğinde ben sadece salata yiyeceğim.   Bu da bişeydir değil mi?Ekmek yok, bol su ve bol sıvı ve tabiki yürüyüş; 5 kilo versem yeter.
                   İşte böyle düşündüm ve başladım icraata. İlk salatam, kayısılı yeşillik salatası.Bakarmısınız ıspanaklarımın tazeliğine....

Malzemeler:
1 demet bebek ıspanak, 4 dal tere, 4 dal roka, 4 dal taze nane,4 dal dereotu, 4 büyük kayısı, nar ekşisi, isteğe göre haşlanmış yumurta, sızma zeytinyağı.

Yapılışı:
  1.  Yeşillikleri yıka, ayıkla ve elinle derince bir kasenin içine doğra.
  2. Kayısıları yıka ince ince yarım dilimler halinde doğra.Yeşilliklere ekle.
  3. Zeytinyağı nar ekşisini biraz da tuz koy, karıştır, istersen yumurtayla süsle.

                                                              Salatamız hazır Afiyet Olsun.