..

30 Mart 2013 Cumartesi

Elmalı Bisküvi - Bengisu'nun Doğum günü ve Kısa Bir Mola


                 Merhabalar Sevgili Dostlar...
Ev taşımam sebebiyle kısa olacağını umduğum bir süre, sizlerden ayrı kalacağım. Yerleşmem, interneti bağlatmam vs. ne kadar sürerse, o kadar uzayacak ayrılığım. Tez zamanda görüşürüz inşallah.
                  18 Mart günü küçük kızım Bengisu'nun doğum günü. Ablası gibi, onun da doğum gününü, ana sınıfında kutlamayı planlıyorduk. Fakat bu okulda doğum günü kutlanmıyormuş. Son günde bunu öğrenince, alel acele, bir ufak masa hazırladım. O günün menüsünde pırasa dolması ve haşlanmış patateslerim vardı. Pırasa dolması, mecburen masada yerini aldı. Haşlanmış patatesten patates mantısı yaptım. Çocukların sevdiği sigara böreği ve makarna salatası da onların tercihlerine göre hazırlandı. Cevizli çörek ise uzun zamandır yapmayı düşündüğüm bir çörek çeşidi idi.( Bunun üzerinde biraz daha çalışmalıyım ) Babamız da pastayı hazır alıp geldi ki öğle Bengisu okula bırakıldı, akşama geldiğinde masamız hazırlanmıştı. Neyse ki bu sefer de bir şekilde yetiştirdik. İnşallah bir daha ki sefere, pastayı özellikle kendim yaparım.
             Masada bence en güzel şey, bu elmalı bisküvilerdi. Bu tarifi ben Dilek 'ten aldım. Petibör bisküvilerle yapılan bu tatlı, hem yağsız, hem de  meyveli. Ayrıca çok kısa sürede hazırlanıyor. Bence en iyi tarafı ise tadı. Mutlaka denemelisiniz. Bana teşekkür edeceksiniz...




Elmalı Bisküvi için malzemeler:
  • 3 yumurta
  • 2 çay bardağı şeker
  • 2 çay bardağı un
  • 1 paket petibör bisküvi
  • 3-4 elma
  • 1 çay bardağı fındık
  • tarçın
  • 1 portakal kabuğu rendesi
  • 1 paket kabartma tozu
  • üzeri için pudra şekeri

Yapılışı:
  1. Bisküvileri, yağlı kağıdın üzerine, bir sıra halinde dizin.
  2. Yumurta ve şekeri çırp, iyice beyazlaşsın. Üzerine un ve kabartma tozunu birlikte ekle. Portakal kabuğunu ekle, karıştır. 
  3. Elmalı soy, dilimle, bisküvilerin üzerine bir sıra halinde diz. Bisküvilerin üzerine, iri kırılmış fındığı serp ve tarçın serp. 
  4. Hazırladığın yumurtalı harcı elmaların üzerine dök.
  5. Önceden ısıtılmış fırında 170 derecede 30 dakika pişir. Fırından çıkınca biraz beklet üzerine pudra şekeri serp. Afiyet Olsun...

          Ve işte küçük kurbağam için hazırladığım masam. Kusurlarım affola arkadaşlar. Hepinizi Allah'a emanet ediyorum.

Sizleri Seviyorum Kuzularım. İyi ki Varsınız...

27 Mart 2013 Çarşamba

Etli Pırasa Dolması Yada Etli Pırasa Sarması


                     Merhabalar Sevgili Dostlarım...
Bugün sizlere pırasa dolması tarifini vereceğim. Etlisini yada zeytinyağlısını yapabilirsiniz. Biz pırasa dolmasını yaparken, kalın pırasalar seçtik. Yeşil yapraklarıyla zeytinyağlı yemeğini yapıp, kalın ve beyaz taraflarıyla dolmasını yapmayı tercih ettik. İçlerinden artan, sarılmayan kısımlarını ise bir önceki tarifimde verdiğim, pırasalı börek yapabilirsiniz. Kış sebzelerine veda ettiğimiz şu sıralar, belki son kez denemek istersiniz. Kalın sağlıcakla...

Etli Pırasa dolması için malzemeler:

  • 1/2 su bardağı pirinç
  • 200 gram kıyma
  • birkaç dal maydanoz
  • birkaç dal dereotu
  • 3 sap pırasa (kalın olanlarından)
  • baharat olarak kişniş, kimyon, tuz
  • 1 kaşık domates salçası

Yapılışı:
  1. Pırasaları yıkayıp, 4 parmak genişliğinde kesiyoruz. (yada siz uzunluğunu belirleyebilirsiniz)
  2. Böylece haşlıyoruz, yumuşayınca, süzgece alıyoruz. (Şekil 1)
  3. İç harcı için, pirinci iki kez ılık suyla yıkıyoruz. Bir kaseye alıp, üzerine kıymayı ve ince doğranmış maydanoz ve dereotunu ekliyoruz. Baharatlar, tuz ve çok az salça ilavesi yapıp, karıştırıyoruz.
  4. Pırasanın yapraklarını tek tek ayırıp, yaprak sarar gibi sarıyoruz. Tencereye yerleştiriyoruz. Üzerine 3-4 yemek kaşığı sıvıyağ koyup, kısık ateşte bir süre pişiririz. (Dikkat edin yanmasın) Daha sonra 1 kaşık salçayı biraz tuz ve su ile karıştırıp, pırasaların üzerine döküyoruz. (Su pırasaların üzerini biraz geçsin, gerekirse su ilavesi yapabilirsiniz). 
  5. Suyunu çekene kadar pişiriyoruz. 
Not: Pırasa dolması yapmanın, en önemli kısmı, pırasanın yeterince pişmesini sağlamaktır. Pırasaları iyi pişirmeyi başarırsanız, dolmanız da lezzetli olacaktır. 
        İkinci bir not ise; Pırasa dolmasını pişirirken, ve tüm diğer dolma ve sarmaları pişirirken, önce sıvıyağını bolca koyup, kısık ateşte bir süre pişirmektir. Ben bu tekniği, bir yemek uzmanının tavsiyesi üzerine denedim ve uzun süredir de dolma ve sarmalarımı bu şekilde pişiriyorum. Salçalı suyunu daha sonra ilave ediyoruz, böylece daha lezzetli dolma ve sarmalarımız oluyor. Afiyet olsun...


24 Mart 2013 Pazar

Pırasalı-Pirinçli Börek


                Mutlu haftalar sevgili dostlarım...
Aklı karışmış bir haftayı geride bıraktık hayırlısıyla, bir tarafın buz tuttuğu diğer tarafın erik yediği yurdum manzaraları eşliğinde.
Daha olağan, mevsim normallerinde güzel günler aylar, yıllar geçirmek dileğiyle başlamak istiyorum bu haftaya...

Her ne kadar kış sebzesi sayılsa da geçen hafta yaptığım pırasa dolmasının sarılmayan kısımlarından bu börekleri çıkardım ortaya. Nerde o pırasa dolması dediğinizi duyar gibiyim. Kabul ediyorum ben de şaşırdım sırayı :) Neyse o da gelecek ardından inşallah...
Pırasalı böreğe gelince, tek söyleyebileceğim şey Enfes...
Beni bilenler bilir, beğenmediğim şeyi şöyle güzel böyle güzel diye övmem, fakat başkasının damak tadına uyum sağlar düşüncesiyle kendi fikrimi de ekleyerek yayınlarım (çoğu kez ise yayınlamam) Fakat bu kez gerçekten çok beğendim. Hele de sıcak sıcak yenmeli ki ben hemen 4 adet tükettim. Şiddetle önerilir...

Malzemeler:

  • 1 küçük kase haşlanmış ve küçük küçük doğranmış pırasa
  • 2 kaşık pirinç (sıcak suda yıkayıp 30 dakika dinlendirin)
  • 2 kaşık kıyma
  • 2 adet yufka
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ
  • 3 kaşık yoğurt
  • 1 yumurta
  • 1/2 paket kabartma tozu
Üzeri için:
  • yumurta sarısı
  • susam
Yapılışı:
  1. Haşlanıp, doğranmış pırasalara, pirinç, kıyma tuz ve baharatlar eklenir.Elimizle yoğururuz.
  2. 3 kaşık yoğurt, 1 yumurta,1/2 paket kabartma tozu birlikte karıştırılır.
  3. El açması yufkaların herbiri, 8'e bölünür. Hazırladığımız yoğurtul karışım, fırça yardımıyla her bir parçaya sürülür. 
  4. Ortasına hazırladığımız iç harcımızdan koyar, sigara böreğinin kalını şeklinde sararız. 
  5. Üzerine yumurta sarısı sürer, susam ile süsleriz. 180 dereceli fırında, kızarıncaya kadar pişiririz. Afiyet Olsun...















Bumbada Tatlısı



 

         
     Mutlu Pazarlar Sevgili Dostlarım...
 
     Bumbada Tatlısı.Bu tatlıyı uzun zamandır yapmayı düşünüyordum. Aslına bakarsanız, bu kadar uzun düşünerek yazık etmişim. Ev halkı tarafından, hatta eve gelen misafirlerimiz tarafından da çok beğenilen bir tatlı oldu. Tarifi ben, Birsence 'den uyarladım. Tam olarak onun ölçüleri olmasada onunkine yakın oldu. Ayrıca ben üzerine çikolata sosa gerek duymadım. Şerbet ve kakao tadı, tatlıyı gereken forma sokmuştu. Misafirlerinize güvenle deneyebileceğiniz, hoş bir ikram olur. Kalın Sağlıcakla...

Bumbada Tatlısı
Malzemeler:

  • 1 paket oda sıcaklığında margarin (yada 250 gram tereyağ)
  • 1 çay bardağı sıvıyağ
  • 4 yemek kaşığı kakao
  • 2 yumurta
  • 1 çay bardağı pudra şekeri
  • 1 paket kabartma tozu
  • 6 çay bardağı un (altıncısını yoğurduktan sonra gerekirse ekleyin)
İç Harcı İçin:
  • 1 su bardağından iki parmak eksik hindistan cevizi
  • 2 yumurta akı
  • 2 kaşık süt
  • 2 kaşık pudra şekeri
Şerbeti İçin:
  • 3 su bardağı su
  • 3 su bardağı şeker
Yapılışı:
  1. Hamur malzemelerinin hepsini bir derince kaseye alıp, yoğuruyoruz. 
  2. İç harcı için gerekli malzemeleri bir kaseye alıp hafifçe yoğuruyoruz.
  3. Şerbetini ocağa alıp, kaynamaya bırakıyoruz.
  4. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp içli köfte yapar gibi şekil veriyoruz.
  5. İçine hazırladığımız iç harcından, bir küçük top yapıp koyuyoruz. Ağzını kapatıyoruz. Yuvarlak kurabiye şekli veriyoruz.
  6. Tepsiye diziyor, önceden ısıtılmış fırında 165 derecede pişiriyoruz. 
  7. Şerbet kıvamına gelince ılımaya alıyoruz. (Şerbet ne çok koyu, ne çok sulu olacak, hafif koyu bir şerbet istiyoruz)
  8. Fırından çıkardığımız kurabiyeleri başka bir tabağa alıp, sıcakken, şerbet ise ılıkken döküyoruz. (Kurabiyeler sıcak, şerbet oda sıcaklığında ılımış olacak) Afiyet Olsun...
Not: Kurabiye hamurunu yoğururken, son bardağı gerekirse diye eklememdeki kasıt, bardaktan bardağa değişiklik gösteriyor olmasıdır. Her zaman un oranlarını belirlerken, sizlerin son ölçüleri yoğurduktan sonra eklemenizi öneririm.



20 Mart 2013 Çarşamba

Tavuk Büryan (Büryan Pilavı)


               Büryan Kebabı, kuzu etinin çengele alınıp, kuyuda saatlerde pişmesiyle oluşan bir kebap türü. Özellikle Siirt ve Bitlis bu kebapta kıyasıya mücadele etseler de ben haddim olmayarak, tavuk butlarından yapılan bu pilava, tavuk büryan deme cesaretini gösterdim. Gösterdim çünkü, halk arasında bu pilavın adı da bu zaten.
              Büryan pilavı, içine soğan, domates, ve isteğe göre baharatlar kullanılarak yapılıyor. Eğer ki bu pilavın içinde, soğan var deseydim, ufaklıklar ve babaları başta, "_Biz bunu yemeyük" diyerek anında muhalefete başlarlardı.
              Bu gerçeği bildiğimden, "_Sizlere tavuklu pilav yaptım." diyerek yutturdum. Kalın Sağlıcakla...

Malzemeler:

  • 1,5 su bardağı pirinç
  • 2 su bardağı tavuk suyu
  • 7 adet tavuk budu
  • 1 büyükçe soğan
  • 2 orta boy domates
  • 1kaşık tereyağ, biraz sıvıyağ
  • isteğe göre, karabiber vs.
Yapılışı:
  1. Tavuk butları, yıkanıp, 2 tatlı kaşığı tuz eklenip, bolca su ile haşlanır. Haşlanınca, derileri soyulur.
  2. Pirinç ılık su ile 2 kez yıkanır, ve yine ılık suda 20 dakika bekletilir.
  3. Soğan ince ince küp küp doğranır. Domates rendelenir, bir kaseye alınır.Pilavlık tencereye, biraz sıvıyağ ve 1 kaşık tereyağ eklenir. Bu yağda soğanlar kavrulur. Pirinçler iyice yıkanıp, süzüldükten sonra tencereye eklenir. Tel tel oluncaya kadar kavrulur, üzerine domates rendesi de eklenip bir iki kavrulduktan sonra ocaktan indirilir.
  4. Tepsiyi çok az yağlarız. İçine kavurduğumuz pirinçleri koyarız. Kaşık ile pilavı oyarak, buralara tavuk butlarını yerleştiririz. Üzerine baharatlar ve 4 su bardağı tavuk suyunu ekleriz.(Gerekirse tuz da eklenir.)
  5. Orta ısıdaki fırında pirinçler suyunu çekene kadar pişirilir. Afiyet Olsun...
Not:Tavuk butları daha iyi kızarsın diye, üzerine tereyağ sürebilirsiniz.

18 Mart 2013 Pazartesi

Zeytinyağlı Lahana Yemeği

     Hazır lahanadan başlamışken, zeytinyağlısını da verelim ve bu senenin son lahanasına veda edelim istedim. Ben zeytinyağlılara şeker yerine portakal suyu ilavesini daha çok seviyorum. Fakat siz eğer o bilindik tadımsı zeytinyağlısever iseniz, 1 küp kesme şeker ilavesi de yapabilirsiniz.
     Lahananın en çok turşusu ve salatasını sevmeme rağmen, değişik bir alternatif olması açısından bu şekliyle de denemeye değer buluyorum. İçine eklediğim diğer sebzeler ile, besin değerini ve renk ahengini sağlamaya çalıştım, ayrıca tamamen benim damak tadıma hitap eden, kuru reyhan ilavesini de şahsen çok yakıştırdım. Tabi her zamanki gibi tercih sizin...

Malzemeler:

  • 1/2 lahana (küçük boy)
  • 1 büyük portakalın suyu
  • 1 adet kuru soğan (büyükçe)
  • 4-5 diş sarımsak
  • 1/2 kabak
  • 1/2 havuç
  • 2 adet haşlanmış patates
  • 3 kaşık zeytinyağı
  • tuz
  • isteğe göre 1 tatlı kaşığı kurutulmuş reyhan

Yapılışı:
  1. Soğanları küp küp doğrayıp, kavururuz. Sarımsakları doğrayıp ekleriz.
  2. Havuçları kibrit çöpü şeklinde doğrayıp ekleriz. Lahanayı da doğrayıp ekleriz.
  3. Kabakları doğrayıp ekleriz. (Bütün bu işlemleri sırasında ocağın altı kısıkta olursa iyi olur. Sebzeler eklenince ağzını kapatınız.)
  4. Patatesi ve portakal suyunu da ekleyip, tencerenin ağzını kapatırız. Kısık ateşte arada karıştırarak pişiririz. İsterseniz pişmesine yakın, isterseniz, servis esnasında kurutulmuş reyhan ekleyebilirsiniz. Afiyet Olsun...

17 Mart 2013 Pazar

Lahana Salatası Eşliğinde Mim

       
        Merhabalar Sevgili Dostlar...
        Yeni bir haftaya başladık, karla kışla :)
         Bu beklediğim birşey değildi kabul etmeliyim. Ne de güzel bahar moduna girmiştik. Sadece bizler mi, tabiat bile çiçeklenmişti. Yazık oldu güzelim çiçeklere...
         Her kötü şeyde bir hayrın olduğu düşüncesiyle, lahanalı tariflerim yayınlanacak ortamı bulmuş oldu. Lahana kış sebzesidir ya, bu yüzden bahar havalarına pek yakıştıramıyordum kendilerini. Bu zavallıcıklar ise öylece kalakalmışlardı. Neyse ki bir fırsat doğdu, sizlerle buluştu.
         Lahana salatasını bilmeyen yok tabii. Her ne kadar biraz gecikmiş olsam da, eklemeden edemeyeceğim bir salata bu. Malzeme ekleyip çıkarmaya da elverişli. Yeşil elmayı özellikle öneririm, elmanın ekşiliği salataya çok yakışıyor. Denemeniz dileğiyle...


Malzemeler:

  • Küçük bir lahananın 1/4 ' ü
  • 1 adet yeşil ekşi elma
  • 3 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 diş sarımsak
  • 1 kaşık mayonez (isteğe göre)
  • tuz
Yapılışı:
  1. Lahanayı yıkayıp doğruyoruz.
  2. Elmayı yıkayıp, rendeliyoruz.
  3. Bir kaseye aldığımız malzemelerin üzerine yoğurt, mayonez ve ezilmiş sarımsak ekliyor ve karıştırıyoruz. Afiyet Olsun...

 Bu kısacık salatamızın tarifini verdikten sonra sıra gelsin mim sorularına :)
 Uzun bir aradan sonra, çok sevdiğim ablacığım Emine Kaya beni mimlemiş. Bayağı da enterasan ve zorlu sorular sormuş kendisi.

1) En son kime yalan söyledin, neden?
 - Hatırlamıyorum gerçekten ama beni bilen bilir, yalanla işim olmaz. Sözümde, özümde doğru olmaya, olağan gücümle gayret ederim.
2) Biz okumuyoruz farzet, kendine bir itirafta bulun.
   Ne kadar çabuk geçiyor yıllar, daha yapmak istediğim ne çok şey vardı geçen sene için, bu sene için bile mart yarıyı geçti, ben planlarımın hiçbirini gerçekleştiremedim. Yetişemiyorummm...
3) Şu an istediğin işi mi yapıyorsun?
  Ev hanımıyım, istediğim hatta hayal bile etmediğim birşeydi bu.
4) Mutlu musun?
Elhamdülillah. Evet mutluyum çok şükür.
5) Keşke?
Keşke demek dilime bir yapıştı ki. Özellikle de kızlarım "_Anne keşke demek günahmış deme " dedikleri halde. Ufaklık ne zaman keşke desem. "_Anne yine dedin o kelimeyiiii" diye uyarıyor. Gerçekten de öyle olması gerekiyor Dün bitti, yarın da gelecek, o halde bugünü yaşa felsefesi. Bir de Keşke deyip geçmişe takılıp kalmaktansa, inşallah deyip geleceğe bakmalı  diye düşünüyorum.
6) Sence ideal eş nasıl olmalı?
Bunu yıllar önce sormalıydınız bana. Hatta ben o zamanlar ciddi ciddi düşünmeliydim. Zıtlıkları çekicilik gibi görmezdim belki. Neyse cevaptan da anlaşılacağı gibi, ideal eş kişiliğimize en yakın eş olmalı bence. Çok farklı insanların ortak bir nokta bulması yıllar geçtikçe çok zorlaşıyor çünkü :(
7)Nerede yaşıyorsun ve ömrünü nerede geçirmek istiyorsun?
Ankara ' da yaşıyorum. Seçme şansım olsa, ömrümü deniz kıyısında küçük sessiz bir kasabada geçirmek isterim. Hep bunun hayalini kurarım.
8) Korkuların neler?
Bu aralar, hayatımın muhasebesini bol bol yapar oldum. Geçmişe dönüp baktığımda, çok hatalar ve verimsiz geçirdiğim yıllar görüyorum. Bundan sonraki hayatımı da aynı şekilde, boş şeylerle geçirmek en büyük korkum şu aralar.
9)Seni en çok ne mutlu eder?
Kızlarımın büyüyüp iyi insanlar olarak yetişmeleri.
10) Hayatında en çok utandığın an/anı...
O kadar çok ki... Ben yaratılış itibari ile biraz utangaç bir yapıdayım zaten.
11) Kendinde en çok sevmediğin özellik.
Maymun iştahlıyım, bir gaza gelirim, şöyle yapacağım böyle yapacağım. Maalesef bu kalkışların çoğu boşa çıkar. En sevmediğim özelliğim bu sanırım.

Malum mim soruları cevaplanınca sıra gelir başkalarına sormaya. Fakat ben bu kez herkese sormak istiyorum. Yani  cevaplamak isteyen bütün arkadaşlara gönderiyorum. Cevaplamak isteyenlere şimdiden kolay gelsin... Kalın Sağlıcakla...

15 Mart 2013 Cuma

Kolay İçli Köfte



          Hayırlı Cumalar Sevgili Dostlar. Bu aralar çok yoğun günler yaşıyorum. Bir taraftan hastalık diğer taraftan, öbür evin hazırlıkları, bütün haftamı dolduruyor. Bu yüzden sizlerle sık sık görüşemiyorum. Merak eden dostlara durumum hakkında da böyle bilgi vermiş olayım. Gelelim harika tarifimiz içli köfteye...
          İçli köfteyi sömestr tatilinde, arkadaşım Meral' de yedim. Bayıldım tabi, hemen ölçüleri alıp ben de denedim. Meral'den o kadar çok şey öğrendim ki, o da benim gibi değişik tarifler denemeye açık bir arkadaşım. O deniyor ben de ondan alıyorum, böyle arkadaşları Allah herkese nasip etsin inşallah...
          Eğer içli köfte yapmanın zor olduğunu düşünüyorsanız bir de bu ölçülerde deneyin derim. Kesinlikle pişman olmayacaksınız. Ayrıca hem pratik hem de çoook lezizzzz...
       Siz, kızartılmış yerine haşlanan içli köfteyi tercih ediyorsanız, arkadaşım Melike'nin yaptığı Elazığ usulü içli köfteye de bir göz atın derim. Tarife buradan bakabilirsiniz.
          Kalın Sağlıcakla....

          İçli Köfte için malzemeler:
  • 2  su bardağı bulgur
  • 4 adet yumurta
  • üzerini geçecek kadar kaynamış su
  • 1 tatlı kaşığı pul biber (dolu olmasın)
  • 1 tatlı kaşığı toz biber (dolu olmasın)
  • 1 tatlı  kaşığı karabiber (dolu olmasın)
  • tuz
İç Harcı:
  • 200 - 250 gram kıyma
  • 1 orta boy soğan
  • 3-5 dal maydanoz
  • 1 küçük domates (kabukları soyulmuş)
  • yenibahar,kimyon,tuz
  • 3 yemek kaşığı irice çekilmiş ceviz

Yapılışı:

  1. İnce bulgurun derince bir kaseye alıp, üzerine sıcak suyu ve tuzu ekliyoruz.
  2. Karıştırıp üzerini sıkıca kapatıyoruz (yada streçle kaplıyoruz)
  3. Kuru soğanı ince doğrayıp, az sıvıyağda kavuruyoruz. Domatesin kabuğunu soyup küçük küpler halinde doğrayıp soğana ekliyoruz. Kıymayı ekleyip, çok az soteleyip, tuz ve baharatlarını katıyoruz. Soğumaya bırakıyoruz. 
  4. Soğuyunca cevizleri ekliyoruz. Karıştırıyoruz.
  5. Bulgura 4 tane yumurta tuz ve baharatlar ekliyoruz. Elimizde iyice yoğuruyoruz. 
  6. Cevizden büyük parçalar alıp, resimdeki gibi içini dolduruyoruz. (Şekil verirken, yanınıza bir kase su koyun ve gerektikçe elinizi bu suyla ıslatın böylece içli köfteye şeklini vermek kolaylaşacaktır.)
  7. Kızgın yağda, çevirerek kızartıyoruz. Sıcak tüketiniz. Afiyet Olsun...


8 Mart 2013 Cuma

Keten Tohumlu Çıtır Rulo Çörek


            Merhabalar Sevgili Dostlar...
Bugün 8 mart. Dünya Kadınlar günü. Bütün kadınlarımızın bu özel gününü kutluyorum.
Hastayım bugünlerde. Hava değişimleri beni de etkiledi. Bir bakıyorsun günlük güneşlik, sanırsın bahar gelmiş ,nisan mayıs sanki... Bir bakıyorsun Ankara'nın o müthiş ayazı, dışarıya çıkınca yakıyor elini yüzünü...
Sonunda benim de otuzlu yaşlardaki vücudum dayanamadı ve rahatsızlandım. Çok şükür şimdi iyi gibiyim.
           Keten tohumlu çörekleri, yine ablamın günü için yapmıştık. Benim hoşuma gidince, ilk fırsatta ben de denedim. İçleri yağlandığı için çıtır oluyorlar. Böyle çıtır çörekleri seviyorsanız, haşhaşa alternatif olacaktır. Denemeniz dileğiyle...


Malzemeler:

  • 1 su bardağı ılık su
  • 1/2 su bardağı ılık süt
  • 1/4 su bardağı sıvıyağ
  • 2 tatlı kaşığı şeker
  • 2 tatlı kaşığı tuz
  • 1/2 paket yaşmaya
  • aldığı kadar un
İç harcı için:
  • 1/2 su bardağı sıvıyağ
  • 1 su bardağı çekilmiş keten tohumu
  • 1 tatlı kaşığı tuz
Üzeri için:
  •  1 yumurta

Yapılışı:
  1. Su ile süt karıştırılıp, içine şekeri atıyoruz ve mayayı eritiyoruz. Daha sonra yağ ve tuz ekleyip, azar azar un ekleyerek kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde ediyoruz.
  2. Hamuru mayalandırmak için üzerini temiz bir bezle örtüp, sıcak bir yere kaldırıyoruz.
  3. İç harcını hazırlayabiliriz. Keten tohumunu bir kaseye alıp, içine tuz ekliyoruz. Bir taraftan azar azar sıvıyağ eklerken bir taraftan da karıştırıp, kıvam bulmasını sağlıyoruz. (Bundaki kasıt, sürülebilir hale gelmesi)
  4. Mayalanan hamuru, önce açabileceğimiz büyüklükte bezelere ayırıyoruz. Çok ince olmadan şekildeki gibi açıyoruz. İç malzememizi içine güzelce sürüyoruz. Rulo yapıyoruz. 
  5. 1-2 santim kalınlığında kesiyoruz ve yağlanmış tepsiye diziyoruz. Biraz da bu şekilde mayalandırıp, üzerine çırpılmış yumurtayı sürüp 200 derecede pişiriyoruz. Afiyet Olsun...

6 Mart 2013 Çarşamba

Lahana Çorbası


    Bu çorba için söyleyebileceğim şey, kesinlikle sindirime çok iyi geldiği ve dolaşım sistemini iyi çalıştırdığı.
Zaten lahananın diyetlerde suyunun içilmesi ve salatalarda bolca kullanılmasındaki sebep de bu olmalı sanırım.
    Lahana bizim buralarda, bolca satılmaya başladı. Tamam hep satılıyordu zaten, fakat demek istediğim şey, küçük küçük olanları arabalarla satılıyor, dayanamıyor alıyorum. Bazen bir salata, bazen bir çorba çıkıyor bunlardan.
     Hasadın son lahanalarıdır bunlar muhtemelen. Hasadın sonuna doğru, nasıl sebzelerin boyutları küçülüyor, sanırım lahanalarda da durum böyle.
     Velhasıl, bu blokta birkaç lahanalı tarif görmemiz kuvvetli muhtemeldir. Bilginize...

Malzemeler:

  • 1 kase doğranmış lahana
  • 1 büyük soğan
  • 1 orta boy patates
  • 2 su bardağı süt
  • 2 su bardağı etsuyu yada su
  • 1 kaşık tereyağ
  • 2 kaşık zeytinyağı
  • 1 tatlı kaşığı tepeleme un
  • 6 bardak su

Yapılışı:
  1. Soğanları küp küp doğrayıp, hafifçe kavuruyoruz. Soğanlar kavrulurken, patatesleri ve lahanaları da ekleyip birlikte kavurmaya devam ediyoruz.
  2. Sebzeler kavrulunca, üzerine 2 bardak süt ve 2 bardak etsuyu (yada normal su) ekliyoruz. Birlikte iyice yumuşayıncaya kadar haşlıyoruz.
  3. Robotta iyice püre haline gelinceye kadar, pişirdiğimiz sebzeleri çekiyoruz.
  4. Tencereye, tereyağ ve zeytinyağı karışımını koyup, un ekliyoruz. Unun kokusu çıkana kadar kavuruyoruz.
  5. Daha sonra püre haline getirdiğimiz sebzeleri ekleyip, 6 su bardağı da su ilavesi yapıyoruz. (Siz su miktarını kendi damak tadınıza göre de belirleyebilirsiniz)
  6. Tuzunu ekleyip, karıştırıp, kaynatıyoruz. Afiyet Olsun...

3 Mart 2013 Pazar

Çiçek Tatlısı Eşliğinde, İç Hesaplaşmalarım...

                        

            Bir gün Hz. Ömer, peygamberimizin odasına girmiş. Peygamberimiz uyuyormuş, Ömer gelince uyanmış. Yattığı yer hasırmış, ve hasırın, o mübareğin yüzüne izi çıkmış. Bunu gören Ömer'in gözleri yaşla dolmuş. Ve "_ Kisre ve Kayser saraylarında bazıları debdebe ile yaşasınlar, iki cihan serveri kuru bir hasırın üzerinde yatsın, bu nasıl iştir? " demiş.
            Peygamberimiz, hafifçe gülümseyerek "_ Dünya onların olsun ya Ömer, cennet bizim olsun istemez misin? " buyurmuş.
           Ne zaman peygamberimizin yattığı yerin resmini koysalar (bilmiyorum gerçek midir) içim cız eder, elimde bulundurduğum imkanlardan utanır olurum. Bu dünyanın onun yüzü suyu hürmetine kurulduğunu bildiğim, Rabbimden her istediği misli ile verileceğini bildiğim, onun mütevazilik ve dünyalık şeylere karşılık ahireti istediğini bildiğim halde, yine beni şaşırtan ve aklımın idrak bile edemediği  bu hikaye karşısında hep gözlerim yaşarır Ömer gibi...
           Güzel sofralar kurmayı, değişik tatlar denemeyi, güzel eşyalar alıp, güzel kıyafetler giyinmeyi düşünüyorum da... Bunların hesabını, bunların sorumluluğunu nerde vereceğim Rabbim. Hele de böyle bir peygamberim varken, bana böyle bir yol göstermişken.
            Hiçbirşey ve hiçbir bahane, o mübareğin yüzündeki hasır izinin, beni etkilediği kadar etkilemiyor. Bu dünya üzerinde, açlıktan ölen insanlar var, bu dünyada, ikinci el kıyafet almayı bile lüks sayan insanlar var ve bizim hayran olduğumuz, kurban olacağımız, örnek aldığımız Muhammed Mustafa var...
            Şimdi bazılarınız diyecekler ki "_Peki neden sen o kadar yiyecekle meşgul olup, zengin sofralar kuruyorsun, bunlar da bir yerde mütevazilikten, peygamberimizin izinden gitmekten uzak değil mi?"
_Evet yüzbin kere evet. Sık sık düşünüyorum, peygamberimizin ve ailesinin üst üste karnını doyurarak yemek yediği zamanlar olmuyormuş. Bırakırsam bu işi sırf bunun yüzünden bırakacağım arkadaşlar... Tabi bırakmakla da kalmaması gerekiyor. Burda resimlemeyi bıraksam bile, sonuçta evimde de aynı mütevaziliği yaşatabilecek miyim?
           Şimdilik tek elimden gelen şey, evimde mümkün olduğunca israf etmemeye çalışmak. Bir parça ekmekten, birkaç pirinç tanesinden dolayı sorumluluk duymak ve çöpe gitmemesini sağlamak. Rabbim bizi korktuğumuz şeylerden korusun. Amin...
     Gelelim çiçek tatlısına... Sizlere, buruk bir hüzünle birlikte, vermek istedim bu tatlıyı. Çiçek tatlısı çok nefis bir tatlı. Sırf böyle olduğu için, içimizde, yiyemeyen insanlar adına bir burukluk hissetmek gerektiğine inanıyorum. Şöyle yapın böyle yapından ziyade, bu güzel nimetleri yerken, yiyemeyenleri ve peygamberimizi düşünüp yememizi sizden istiyorum naçizane...  
    Halihazırda bekleyen, mevsim sebzeleriyle yapılmış başka tarifler varken, istek üzerine çiçek tatlısını paylaşmak zorunda kaldım.
    Bu tatlıyı iki kez yaptım. İlkinde ev halkına, ikincisinde ise, ablamın gününde misafirlerine yaptık. Orada yiyenler tarafından çok beğenilince, "_Bloğa koy, biz ordan tarifi alırız." dediler ve böylece ben de tarifi fazla geciktirmeden yayınlamak istedim.
     Bu tarifi yeşil kivi den aldım. İyiki de almışım, gerçekten nefis birşey oldu. Baklava tadında, ama hamur değil, hem de baklavaya yada diğer şerbetli tatlılara göre ne bir ağırlığı var, nede yapılışında bir zorluğu.
 Kesinlikle sizi misafirleriniz önünde mahçup etmeyecek bir tatlı olacaktır. Denemeniz dileğiyle...


Tatlı İçin Malzemeler:

  • 250 gram oda sıcaklığında margarin
  • 1 çay bardağı sıvıyağ
  • 2 yumurta
  • 1,5 yemek kaşığı yoğurt
  • 1,5 tatlı kaşığı elma sirkesi
  • 1 paket kabartma tozu
  • 4 su bardağı + 2 kaşık un
Şerbeti İçin:
  • 5 su bardağı şeker
  • 5 su bardağı su
  • 5-6 damla limon suyu
  • 1 su bardağı irice çekilmiş ceviz
Üzeri için ve arasını yapıştırmak için 
  •  1 adet yumurta (sarısını üzerine süreceğiz- beyazıyla iki hamuru birleştireceğiz)
Yapılışı:
  1. Şerbeti hazırlamakla işe başlıyoruz. Şeker ve suyu katıp, bir taşım kaynattıktan sonra, limon damlatıyoruz ve bir iki fokurdatıp indiriyoruz.
  2. Hamuru için un hariç, bütün malzemeleri bir kapta birleştiriyoruz. Azar azar unu ilave edip, kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde ediyoruz.
  3. Bu hamuru resimdeki gibi iki parçaya ayırıyoruz. Çiçek kalıbımızla, (yada yıldızlı kapli siz nasıl isterseniz) hamuru kesiyoruz. Kestiğimiz parçaların içine bir de küçük bir kapak yardımıyla tam ortasından bir yuvarlak daha kesiyoruz. (Marmelatlı kurabiyede olduğu gibi)
  4. Bir bütün bir de ortasından yuvarlak delik açılmış ikinci parçayı, yumurta akı yardımıyla yapıştırıyoruz.
  5. Şeklini verdiğimiz çiçeği tepsiye yerleştiriyoruz. (yağlamaya gerek yok zaten içinde yağ var)
  6. Üzerine yumurta sarısı sürüyoruz, en son ceviz ile ortasını dolduruyoruz ve 200 dereceli fırında kızarana kadar pişiriyoruz. 
  7. Tepsideki çiçekleri başka bir kaba alarak (şerbetleyeceğimiz tepsiye) üzerine ılık şerbet döküyoruz. Hem hamurlar hem de şerbet ılık olmalı. Hamurlar ılık olmalı çünkü içinde margarin olduğu için donmadan şerbetini alması gerekiyor. Afiyet Olsun...

2 Mart 2013 Cumartesi

Haşhaşlı Rulo Çörek


            Merhabalar, mutlu cumartesiler dostlar...
Bugün sizlere, haşhaşlı çöreğin en kolay halini sunacağım. En tembel ve en üşengeç anlarınızda, açın hamuru, içini yağlayıp, haşhaşı sürün ve öylece tepsiye koyun. Pişirin gitsin. Hem bu şekilde daha sonra sunacağımız zamanlar, ısıtması ve kesmesi kolay oluyor. Ayrıca puf puf yumuşacık olan bu çörekler, hane halkı tarafından çok beğenildi. Umarım sizler de denemeye değer bulursunuz. Kalın sağlıcakla...

Not: Ben bu ölçünün iki katını yapmıştım, 6 rulo çıktı, 3'ünü poşetleyip, buzluğa kaldırdım. Kahvaltıda yada ihtiyacım olduğunda rulo halinde fırınlayıp sonra keserek servis ettim, hem taze hem de pratik oldu öneririm.


Malzemeler:

  • 1 su bardağı ılık su
  • 1/2 su bardağı ılık süt
  • 1/4 su bardağı sıvıyağ
  • 2 tatlı kaşığı toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1/2 yaşmaya 
  • aldığı kadar un
İçi İçin:
  • 100 gram haşhaş ezmesi
  • 2 çay kaşığı tuz
  • ılık su
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ
  • üzeri için yumurta ve mavi haşhaş
Yapılışı:
  1. Su, ve sütü bir derince kaseye alıp, içine şekeri katıp eritiyoruz. Sonra bu karışıma mayayı ekleyip onu da eritiyoruz. 
  2. Tuz, sıvıyağ ilavesi ile azar azar un ilavesine başlıyoruz. Bir taraftan un eklerken bir taraftan yoğuruyoruz. Kulak memesi kıvamında bir hamur yoğuruyoruz.
  3. Hamurun üzerini nemli bezle örtüp, iki katı kadar kabarması için ılık bir yere alıyoruz.
  4. Haşhaşı derin bir kaseye alıp, 2 çay kaşığı tuz ve 1/2 çay bardağı sıvıyağ katıyoruz. Azar azar ılık su ekliyor, bir taraftan haşhaş ezmesini, hamura sürülecek kıvama gelene kadar, suyla açıyoruz.
  5. Hamur mayalanınca, hamurumuzu 3'e bölüyoruz. Her bir parçasını resimdeki gibi açıyor, içini hafifçe yağlayıp, haşhaş ezmesini sürüyoruz.
  6. Rulo yapıp, yağlı kağıt serili tepsiye uzunlamasına yerleştiriyoruz. Bir süre de tepside mayalanmasını bekliyoruz. Hamurumuz tepside de mayalanınca, üzerine yumurta sarısını sürüp, haşhaş serpiyoruz. 200 dereceli fırında kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Afiyet Olsun...

1 Mart 2013 Cuma

Zeytinyağlı Kök Sebze Yemeği (Portakallı)

         
         Merhabalar Sevgili Dostlar...
        Zeytinyağının gerçek olup olmadığını anlamak için evde küçük bir test yapıldığını televizyonda gördüğümde ben de ilk fırsatta denemek istiyordum. Eğer dolapta zeytinyağı donarsa, katkısız olduğuna işaretmiş bu. Bir kısmı donarsa, katkılı hiç donmazsa artık siz düşünün gerisini. Zeytinyağı arayışına girdiğimde faceden Tarık bey imdadıma yetişti.  Ben de sipariş verdim  Arılı Zeytinyağları 'na. Manisa'nın Akhisar ilçesinin Muştular köyünde üretilen zeytinlerden yapılan bu yağlara güvendim ve 5 kg aldım. Kargo ile elime ulaştı, sağ olsun Tarık bey bize yardımcı olarak zeytinyağımıza kavuşturdu.
    Tabi hemen televizyonda duyduğum bu testi yaptım. Havalar epey soğuktu, tenekeyi balkona kaldırmıştım. Bir bardağını ise buzdolabına aldım, hemen donmadı zeytinyağı, meğerse donması için su gibi belli bir ısıya düşmesi gerekiyormuş. Neyse onu da sağladıktan sonra, baktım bardaktaki zeytinyağı tamamen dondu. Tarafımca denenen bu zeytinyağlarına sizlerde güvenebilirsiniz. Hatta yukardaki linkle sipariş verebilirsiniz.
İyi bir alışveriş yapmanın mutluluğuyla, evde zeytinyağlı yemekler yarışı başladı. Bir dönem bizim evin ahalisini, şu kereviz denemelerimden ne çekti anlatamam. Bugüne kadar evimize salatanın dışında girmeyen bu sebze, artık haftada bir pişmeye başlamıştı. Çünkü ben, bir türlü istediğim gibi pişirememiştim. Bazen tadı çok güzel olsa da görüntü güzel çıkmadı (hoş bu görüntü de iyi değil ama ne yapalım :)) Bazen marketlerde, güzel ve taze kerevizler bulamıyordum. Aldığım kerevizlerin için boş ve renkleri kara oluyordu. Malesef tam istediğim kerevizi bulamasamda, büyük kızımı kerevizsever biri yapmayı başardım. Kerevizli günlerimizin en güzel sonucu da bu oldu zaten :)
  Kereviz önyargıların aksine,  güzel bir sebze imiş. İçine patates katarsanız, istemediğiniz tadı almamanızı sağlıyor, içine portakal suyu katarsanız hoş bir koku ve aroma veriyor, içine karamalize edilmiş soğan ve sarımsaklar eklerseniz ise yemeğin tadı daha bir güzel oluyor. Ben kendi sevdiğim kereviz yemeğini bu şekilde oluşturmuş bulunuyorum, içine şeker katılarak fazla tatlı olan zeytinyağlılardan hoşlanmıyorum, bu yüzden portakal daha güzel sonuç veriyor, tavsiyemdir...
  Kök sebze yemeğini, Gisi ' de görmüştüm. Tam olarak onun tarifini uygulamasam da onun yemeğinden esinlenek hazırladım  yemeğimi. Şimdilik kereviz ve zeytinyağı için söyleyeceklerim bunlar ama bitti sanmayın, arkası gelecek inşallah. Kalın sağlıcakla...

Malzemeler:
  • 1 adet büyükçe kuru soğan
  • 3 adet küçük kereviz
  • 1 orta boy havuç
  • 2 adet patates
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 6-7 diş sarımsak
  • 1 adet portakalın suyu
Yapılışı:
  1. Soğanı zeytinyağında kavur, ölmesine yakın havuçları,sarımsağı ekle.
  2. Kereviz ve patatesi ekle, tuzunu kat,  biraz kavur.
  3. Daha sonra portakal suyunu ekle ve  kısık ateşte pişir. 
Not: Yemeğinizin suyu bitip eğer hâlâ sebzeler pişmedi ise, biraz sıcak su ekleyebilirsiniz.