..

21 Ocak 2013 Pazartesi

Balkabaklı İrmik Tatlısı


       Hayırlı haftalar Sevgili Dostlar...
       Bildiğiniz gibi bu hafta çarşamba günü, iki cihan güneşi sevgili peygamberimizin doğduğu gün olan Mevlit Kandili. Lütfen es geçmeyelim. En azından, peygamberimize getirdiğimiz selavatlarımız olsun. Umulur ki  O da bizden şefaatçi olsun.
      Yeni bir haftaya, tatlı tatlı başlıyalım istedim. Papatya Şef 'te gördüğüm bu irmikli tatlıyı denedim. Hazır balkabağı zamanıyken...
      Bence tatlının adı, "kendini cheesecake zanneden irmik tatlısı" vs. olmalıydı. Şekil itibariyle cheesecake e benziyor fakat bildiğin irmik tatlısı. Ben içine aroma vermesi için muzlu puding kullandım. Tarifin orijinali için  Papatya Şef 'e bakınız.
      Balkabağı tatlısının yapılışı ve diğer balkabağı tatlısı çeşitleri için tıklayın.

Malzemeler:
Alt Tabanı İçin:
  • 2 paket yulaflı bisküvi
  • 3 kaşık yumuşak tereyağ
İrmik Tatlısı İçin:
  • 1 kg süt
  • 15 tatlı kaşığı irmik
  • 13 tatlı kaşığı şeker
  • 3 tatlı kaşığı muzlu puding tozu
  • 1 tatlı kaşığı tereyağ yada margarin
Üzeri İçin:
  • 2 su bardağı balkabağı tatlısı
  • 1 su bardağı irice çekilmiş ceviz içi

Yapılışı:
  1. Balkabağı tatlısı robotta püre haline getirilir.
  2. Yulaflı bisküvi, robatta çekilir. Yumuşak tereyağ ekleyerek iyice karıştırılır. Sonra en küçük kelepçeli kalıbın tabanına yulaflı harç düzgün bir şekilde bastırarak yerleştirilir. Buzdolabına alınıp, 30 dakika bekletilir.
  3. İrmik tatlısı için bir tencereye süt, şeker, irmik, puding tozu eklenir ve ocakta kıvama gelinceye kadar pişirilir. İndirilince sıcakken içine tereyağ katılıp iyice karıştırılır.
  4. İrmikli tatlı, yulaflı alt tabanın üzerine yayılır. Ilınınca tekrar buzdolabına kaldırılır. Tekrar 30 dakika kadar tutulur. 
  5. Püre haline getirilmiş balkabağı tatlısı, irmikli tatlının üzerine yayılır. Bu şekilde bir gece buzdolabında bekletilmesi gerekiyor.
  6. Servis etmeden önce irice çekilmiş ceviz içi dökerek servis ederiz. İsteğe göre üzerine tahin de ekleyebilirsiniz. Afiyet Olsun...

17 Ocak 2013 Perşembe

Kesme Aşı (Kars Yöresi) - Yada Erişteli Yeşil Mercimek Yemeği

                 Mehmet Ali Birand'ı kaybettik. Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine de sabır. Bugün sabahtan beri, facede "öldü" haberleri yayınlanıyor. Ben hiç ummuyordum. O kadar sağlıklı, o kadar neşeli duruyordu ki, sanki yakıştıramıyordum. (Hoş ölüm kime yakışmış ki!) Daha geçenlerde, bir programda, türban konusunu paylaşmıştı. Ben de o programı büyük keyifle izlemiştim. Her gün gördüğümüz bu insanlar, sanki yakından tanıdığımız kişiler kadar tanıdık, bildik oluveriyor. Ani ölümüyle de beni  sarstı. Yani demek istediğim, "Ölüm bize o kadar yakın ki, bugün var dediğimiz, yarın toprak oluyor. "  Ve yine düşünüyor insan, bu dünyanın geçiciliğini, aslında gerçek olmayan, güzel bir gölgeden ibaret olduğunu...
               Bu yemeği yayına hazırlarken hiç aklımda bu konulara girmek yoktu. Ama burası benim bloğum. Ne düşünüyorsam, ne hissediyorsam onları da paylaşmalıyım. Yoksa tek derdimiz, yemek yapmak ve yemek olsaydı, Elif bunun neresinde olabilirdi ki?
Yeşil Mercimek 
               
                Kesme Aşı, komşum Naringül Abla'dan öğrendiğim bir yemek (yada çorba ). Her ne kadar kış çorbası olarak söz ediyor olsak da aynı zamanda içindeki malzemelere bakınca başlı başına bir ana yemek bile oluyor bence.
               Yeşil mercimeği bizim evin ahalisi pek sevmez. Ben ise ısrarla yedirmeye çalışırım. Hele de içine erişteler girince başka güzel oluyor.
                Naringül abla, Kars- Sarıkamışlı. Onlar çok severek yapıyorlar, bir gün bana da bir tabak almış gelmişti. Çok beğenince yapılışını sordum. Bildiğimiz yeşil mercimek çorbasına bildiğimiz erişte katılıyor, tek farkı hamurun bir kısmı ile kıtır hamurlar da ilave ediliyor yemeğe.
               Bol naneli, bu yemeği özellikle şu kış aylarında yapmanızı öneririm. İki gündür üst üste çorba vermiş olsam da, farklı zamanlarda yapılıp yenildi. Arayı soğutmadan vermek istedim. Hayırlı cumalar...

Kesme Aşı İçin Malzemeler:

  • 1 su bardağı yeşil mercimek
  • haşlamak için 3 su bardağı su
  • 1 orta boy kuru soğan
  • 1/2 kaşık domates salçası
  • 1/2 kaşık biber salçası
  • pişirirken ilave edilmek için 7 su bardağı su
  • 1 tatlı kaşığı kuru nane
Hamuru İçin:
  • 1 yumurta
  • 8 kaşık un
  • 4 kaşık su
  • 1/2 tatlı kaşığı tuz

Yapılışı:
  1.  1 su bardağı yeşil mercimeği, 3 su bardağı su bardağı suda (az tuz ilavesi ile) haşlıyoruz. (Dağılmadan, hafif diri olsun)
  2. Bir kaseye, yumurta kırıp, tuz ve suyu ekliyoruz. 8 kaşık un ilavesi ile biraz katı bir hamur yoğuruyoruz.
  3. Bu hamurun birini büyük birini daha küçük 2 bezeye ayırıyoruz. Bezeleri un yardımıyla açıp, birini şeritler halinde erişte şeklinde  kesiyoruz. ( 3 nolu foto)
  4. Tencereye, çok az yağ koyarak, küp küp doğradığımız kuru soğanı, ölünceye kadar kavuruyoruz. Üzerine salçaları ilave edip, bir iki çevirdikten sonra, haşladığımız mercimeği ilave ederek, 7 su bardağı su ekliyoruz. Tuzunu da damak tadımıza göre belirleyip, kaynamaya bırakıyoruz.
  5. Bu arada, diğer bezeyi,  büyükçe parçalara ayırıp, elimizde oklava gibi uzun yuvarlıyoruz. Bunları una bulayıp, küçük küpler halinde kesiyoruz. (2 nolu foto)
  6. Yemeği kısık ateşe alıp, erişteleri ilave ediyoruz.(Erişte miktarını kendiniz belirleyebilirsiniz, hepsini katmak zorunda değilsiniz)
  7. Bir tavaya, biraz sıvıyağ katıyoruz (Çok az da salça katabilirsiniz). Bu küp şeklinde kestiğimiz hamurları bu yağda kızartıyoruz. Yemeğin altını kapatmadan önce, bu kızarmış hamurları ilave ediyoruz. Çok az daha ocakta tutuyoruz. Afiyet Olsun...

16 Ocak 2013 Çarşamba

Karnıbahar Çorbası



         Karnıbaharın sevmeyeni çoktur, malum. Fakat bugünkü çorbamızda, karnıbaharın o istenilmeyen kokusu yok oluyor. Bambaşka bir çorba içiyorsunuz.
         Karnıbaharın  kokusunu ortadan kaldırmak ve sasiliğini yok etmek için, patates ekliyoruz. Kavrulmuş un ilavesi ise bütün çorbalarda olduğu gibi, hem kıvam oluşturmak hem tadını kuvvetlendirmek için kullanılıyor. Bazıları, içine süt yada yoğurt ilavesi yapıyor. Ben et suları ile zenginleştirmeyi tercih ediyorum. Yine isteğe göre karnıbahar ve patatesi haşlarken kuru soğan ilavesi de yapılabilir, hatta sarımsak rendesi de konulabilir. Bu şekilde tadı, işkembeye de benziyor.
          Benim evde haşlanmış patatesim vardı, bu şekilde yaptım çorbayı. Fakat siz karnıbahar, patatesi birlikte haşlayarak, kısa sürede yemeği ortaya koymuş olursunuz. Ve son bir not, üzerine yakılan yağ ve eklenen krutonlar sayesinde, çorba bambaşka bir boyuta taşınıyor.Tavsiyemdir...

Karnıbahar Çorbası İçin Malzemeler:

  • 1/2 küçük karnıbahar
  • 2 su bardağı et yada tavuk suyu
  • 1 adet haşlanmış patates
  • 2 kaşık un (silme)
  • 5-6 su bardağı su
  • isteğe göre köri,karabiber vs baharat

Üzeri İçin:
1/2 kaşık tereyağ, 1/2 kaşık sıvıyağ, 1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber.



Yapılışı:
  1. Karnıbaharı yıkayıp, irice parçalara böldükten sonra, tencereye biraz tuz ve 2 su bardağı etsuyu + 2 su bardağı su ile haşla.
  2. Haşlanan karnıbaharı ve haşlanmış patatesleri robotta  pürüzsüz olana dek çek.
  3. Bir tencereye biraz sıvıyağ koy,  un kat ve kokusu çıkana kadar kavur.
  4. Tencereyi kenara çek ve üzerine robotta çektiğin sebze pürelerini kat hızlı bir şekilde karıştır. Daha sonra ocağa koymadan önce, 3 su bardağı su daha ekle ve iyice karıştır. Ocağa al.
  5. Bir taraftan karıştırarak, çorbanın pişmesini sağla. Kaynayınca kıvamına bak. (gerekirse biraz daha su ekleyebilirsin). Baharatları ekleyip, kısık ateşte bir süre daha pişir. 
  6. Servis etmeden önce, üzerine 1/2 kaşık tereyağ ve 1/2 kaşık sıvıyağı biraz kızdırıp, toz biber ekleyerek, çorbaya ilave edebilirsin. Afiyet Olsun...
Not: Çorbalar kaynadıktan sonra, kısık ateşte bir süre bekletilirse lezzeti çoğalır. Koyu kıvamlı çorbalar içinse durum farklı tabi...

Eserini Koru


           
     Merhabalar Sevgili Dostlar. Bir süredir ilginizi çekmiştir "Eserini Koru " başlıklı yazılar. Biz bloggarların başına sık sık gelen bir konudan bahsedeceğim sizlere. Malum herkes tarafından bilinen bu olay, izinsiz resim ve tariflerin kullanılması olayıdır. Sevgili Allah Ne Verdiyse bloğunun sahibesi tarafından düşünülmüş ve "Birlikten kuvvet doğar" felsefesiyle güçleneceğini düşündüğümüz emeğimize sahip çıkmanın sesi aslında.
     Blokcu olmayı bazıları küçümsüyor, bazıları "E ne oluyor, para kazandırıyormu bari" diye kendince dalga geçiyor olsa da, bilen bilir bu iş öyle göründüğü kadar kolay bir iş değildir. Sadece tarif vermekle olmuyor malesef. Bazen defalarca denemeniz gerekiyor bu tariflerinizi. Bazen bir kare resim bile alamıyorsunuz. Yada ne bileyim, onca hayat koşuşturmacasının arasında, sanki bir işte çalışır gibi, düzgün düzenli birşeyler yapmaya çalışıyor, bazen herkesten 1 saat önce kalkıyor, bazen gece yarılarını çook geçerek uyumak zorunda kalıyorsunuz.
      Saysam saymakla bitmez inanın. Bu kadar emeğin sonunda sizin resminiz, başka birinin sayfasında sizin adınız bile geçmeden kullanıldığı oluyor. İşte buna karşı çıkmanın sesi bu.
      Şimdi sizleri, bu ablamızın sözleriyle başbaşa bırakıyorum ve diyorum ki "_Ben de varım."


Sevgili dostlarim hayirli bir gün diliyorum herkeze 
helalinden kazanc nasip eylesin yaradan .
İslamiyet açık ve gizli hırsızlığın her türlüsünü şiddetle menetmiştir. Hırsız, “çalışmadan zengin olmak” isteyen, “korkak” kişidir. Hırsızlık alçaklıktır. Başkasının emeğine göz dikmektir. Çalışıp – çabalayıp, bin bir türlü meşakkatle  zorlukla ürettigini çalmaktan daha kötü ne olabilir?.. Halbuki İslamiyet, “çalışın, emeğinizle geçinin, kendi nefisleriniz için mal yığmayın! Buyuruyor.
Fikir işçisi de emekçidir onunda hakki vardir emeginde .
lakin gelin görün ki hazira konmak herseyden daha kolay geliyor bu tür kopyalayip calan insana .
Ne kadar ruhu rahat edebilir bu tarz insanlarin .
Sosyal paylasim sitelerinde görmüs oldugum paylasimlarda kendi emegimden ziyade bircok blogspot ailesindeki kardeslerimin de emegi kopyalandigini görüyorum ruhum huzursuz ,gönlüm kirik  .
güzel bir dil ile uyarilmalarina ragmen benim sahsiyetime beni tanimadigi halde yargilamaya kadar giden insanlar var
Evet atomu parcalamadim, dünyayi kurtarmadim.
 alti üstü bir yemek yapmisim yada baska birsey ne önemi olabilir ki nedir ki deyip, kopyalamaya hakki oldugunu düsünmüyorum...
Allahu teala herkeze bir seyi kolaylastirmistir. 
Benimde nasibime bu düsmüs.
Hamd olsun Alemlerin Rabbine
 Ben bunu kendime saklamayip, insanlara faydali olmak icin kullaniyorsam ve maddi hicbirsey talep etmiyorsam, düsünmelidir bu emegi calan kisi 
 nedir bu kisinin istedigi ?!.diye hicmi akletmez sormaz kendine

benim istedigim kolayliklara vesile olup dualara talip olup dualarda yer almaktir ahiret azimgimi toplamaktir,baskaca bir gayem yoktur amac bu ise.zira 
evimden ailemeden zamanimdan ayirip bunu yapiyorsam ugras veriyorsam  bunu calan kisiyede hakkimi helal etmeme gibi bir hakkim var .
cünki emegi o yapmis gibi gösterip sonucta hakkim olan duaya o talip olmaktadir bu kul hakkidir !!
emek sarf eden kardesleriminde  ayni seye maruz kalmasina gönlüm razi gelmiyor
Bunu bir sekilde toplu olarak dur dememiz gerekiyor
toplu olarak kampanya baslatip boykot etmeliyiz.bizleri ayni cati altinda toplayan blogspot mercilerine bir sekilde sesimizi duyurmaliyiz .bugün benim yarin senin emegin kopyalamaya emek hirsizligina hayir diyorum.
Buraya gelip emegimizi calan insan elbet bu yaziyi görecek
Onlara elbet birsey yapamam ama caldigi emegimse ona hakkimi helal etmedigimi belirtmeliyim  .
birlikten kuvvet dogar 

Ne yapabilirim .ne yapabiliriz ?? fikirleriniz dogrultusunda bir kampanya baslatmak istiyorum  ve emegimize saygi diyorum

Varmisiniz ???

****


15 Ocak 2013 Salı

Köfteli Patates Yemeği

      Köfteli patatesi biliyorum hepiniz yapıyorsunuz. Ben de değişik şekillerde yapıyorum. Fırında Patatesli Köfte tarifi için buraya  bakabilirsiniz. Bu kez tencerede yaptım ve sizler için görüntüledim. Küçük bir ayrıntı var sadece, o da köfteyi yoğururken içini kısırlık bulgurla yoğurdum. Böylece köfteler lezzetlendi tadı gerçekten harika oldu. Daha önce de köfteyi irmikle denemiştim onun tarifi için tıklayın.
     Bu yemeğe, patatesli köfte mi desem, köfteli patatesmi desem, yoksa bulgurlu köfteli patates yemeği mi desem bilemedim. Sonunda " En basit olanı, en iyisidir."  felsefesiyle  ismini koydum. Zira içindeki patateslerle köfteler yarışır durumdaydı. Ben patates yemeği demeyi tercih ettim.
    Kalın Sağlıcakla...
Köfteli Patates Yemeği İçin Malzemeler:

  • 2 kumpirlik patates (büyük olacaklar)
  • 1 orta boy soğan
  • 1 kaşık domates salçası (isteğe göre acılı severseniz biber salçası)
  • Yeteri kadar su
Köftesi için malzemeler:

  • 200 gram dana kıyma
  • 1 adet yumurta
  • 1 kaşık un
  • 1 orta boy soğan
  • bir tutam maydanoz
  • 1 küçük çay bardağı kısırlık bulgur
  • 1/2 tatlı kaşığı salça
  • kimyon, yenibahar, kişniş, tuz 
Yapılışı:
  1. Yemeği yapmaya, köfte yoğurmakla başlıyoruz. Kıymayı bir derince kaseye alınca üzerine soğan rendeliyoruz. İnce doğranmış maydanozları da ekleyip, bütün malzemeleri katarak iyice yoğuruyoruz. (Yoğurdukça bulgur soğanın ve diğer malzemelerin suyunu çekip, iyice özleşecektir) Kıymayı dinlenmesi için bir kenara alıyoruz. (30 dakika falan)
  2. Dinlenen harçtan istediğimiz büyüklükte köfteler yapıyoruz. (Ben patatesleri de büyük doğrayıp, onlara uygun olarak büyüklükte hazırladım)
  3. Bir tane soğanı küp küp doğrayıp, çok az yağda, ölünceye kadar kavuruyoruz. Salçasını da ekleyip, şöyle bir kavurduktan sonra, patatesi ekliyoruz ve yemeğe 7 su bardağı su ekliyoruz. 
  4. Suyumuz kaynayınca, üzerine içine köfteleri de ekleyip, karıştırmadan, kısık ateşte, her ikisi de pişene kadar ocakta tutuyoruz. Afiyet Olsun... 

14 Ocak 2013 Pazartesi

Galetalı Karnıbahar Köftesi


           Merhabalar Sevgili Dostlar. Mevsim sebzelerini ve meyvelerini bol bol kullanmaya çalıştığım şu sıralarda, karnıbahar ile devam edelim istedim. Bir küçük karnıbahar aldım. Yarısını, bu köfteler için kullandım, diğer yarısı da çorba oldu. Onu da kısa sürede vereceğim inşallah.
           Karnıbahar köftesi tarifini Cahide'den aldım. Küçük bir değişiklikle, ben içinde un miktarını azaltıp, galeta ekledim. Böylece köftenin zaten yumuşak olan iç kısmı, hamur kıvamında olmaktan kurtuldu. Dış kısmında ise tam da istediğim çıtırlığı yakalamış oldum. Siz isterseniz, un miktarını tamamen yok edip, sadece galeta kullanabilirsiniz. Ben ilk kez denediğimden, köftelerin kızarırken, dağılmaması için içine girecek olan 5-6 kaşık unu, iki kaşığa indirdim.
         Daha önce de Fırında Karnıbahar yaparken, aynı şekilde galeta ununu tercih etmiştim. Yine galeta unuyla, içinde karnıbahar da bulunan Galeta Unlu Sebzeli Kek' de aynı şekilde galeta ununu kullandım. Karnıbaharın kendine has bir yumuşaklığı oluyor, içine un eklenince iyice hamur oluyor. Galeta unu bu durumu biraz olsun azaltıyor.  Şimdilik Kalın Sağlıcakla...

Karnıbahar Köftesi İçin Malzemeler:

  • 1/2 küçük karnıbahar
  • 1 çay bardağı pirinç
  • 2 çay bardağı su
  • 1 küçük yumurta
  • 2 kaşık un
  • 2 kaşık galeta unu
  • 1 adet kuru soğan
  • bir tutam dereotu
  • bir tutam maydanoz
  • kimyon,yenibahar,karabiber,tuz
  • bir küçük kase galeta unu (bulamak için)
  • kızartmak için sıvıyağ
Yapılışı:
  1. Karnıbaharı yıkayıp, parçalara ayırıyoruz, üzerini geçecek kadar su koyup, kaynatıyoruz. Yumuşayınca kapatıp süzgece alıyoruz.
  2. Pirinci yıkayıp, üzerine 2 çay bardağı su ekleyip suyunu çekene kadar kaynatıyoruz. (suyu biter ve pirinçler hâlâ sertse, biraz daha su ekleyip kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin)
  3. Karnıbaharı ve soğanı robotta iyice çekiyoruz. Temiz bir tülbente alıp, iyice suyunu süzüyoruz. (yoksa köfteler birleşmeyecekmiş)
  4. Dereotu ve maydanozları ince ince kıyıyoruz. Bir kaseye aldığımız karnıbaharın üzerine yumurta kırıyoruz, unları ve baharatları kattıktan sonra, susuz olan pirinci ekliyoruz ve yeşillikleri de ekleyip yoğuruyoruz.
  5. Köfte şekli veriyoruz. En son köfteleri, galeta ununa bulayıp , sıvıyağ koyulmuş tavada arkalı önlü kızartıyoruz. Afiyet Olsun... 

10 Ocak 2013 Perşembe

Balkabaklı-Pekmezli Muffin

         Bu muffinler için söyleyebileceğim şey,(içinde süt olmamasının dışında) hafif ıslaksı kek severlere göre olduğudur. Şahsen benim damak tadıma hitap etti, hatta eşim ve büyük kızım da yediler afiyetle. Fakat küçük kızım ve kayınvalidem beğenmedi. Onlara göre çikolatalı olan kek güzel oluyor. Yani demek istediğim şey, belki size de hitap etmeyebilir. Hafif ıslak kekler hoşunuza gidiyorsa, bu kek tam da size göre olabilir. Üzeri de hafif kıtırlık oluyor ki bu da benim ayrıca hoşuma giden noktalardan biri oldu.
        Tarif sevgili Sibel'e ait. Tarifin orijinali için tıklayın.
Malzemeler:

  • 130 gram tereyağ (oda sıcaklığında)
  • 1/3  su bardağı keçiboynuzu pekmezi(ben üzüm pekmezi kullandım)
  • 1(+ 2 kaşık ) su bardağı esmer şeker
  • 1 yumurta
  • 1 su bardağı balkabağı püresi
  • 1 su bardağı un
  • 1 adet portakal kabuğu rendesi
  • 1/2 su bardağı kuru üzüm (ben kullanmadım)
  • 1 paket kabartma tozu
  • bir tutam muskat
  • bir çimdik tuz
Ön Hazırlık
Balkabağı Püresi : Ayıklanıp, doğranmış balkabağını, bir metal süzgece koyup, az su koyduğumuz tencerenin üzerine oturtuyoruz. Kapak kapatıp, buharda pişmesini sağlıyoruz. İyice pişince robotta püre haline gelinceye kadar çekiyoruz. Böylece muffin için kullanacağımız balkabağı püremiz hazır oluyor.

Yapılışı:
  1. Yumurta ile şekeri çırpıyoruz. İçine tereyağı ekleyip biraz daha çırpıyoruz.
  2. Pekmez, balkabağı püresi, portakal kabuğu, muskat,tuz  hepsini katıyoruz, karıştırıyoruz.
  3. Un ve kabartma tozunu da ekleyip yine karıştırıyoruz.
  4. Son olarak üzümü ekleyip,  karıştırıyoruz. (benim ufaklıklar üzümlü keki sevmediklerinden ben tercih etmedim)
  5. Muffin kalıplarının içine kağıt koyup, bir parmak kalacak şekilde kek hamurundan koyuyoruz. Önceden ısıttığımız 180 derecedeki fırında pişiriyoruz. Kürdan testiyle piştiğine karar verdikten sonra biraz ılınınca yiyoruz. (çünkü balkabağından dolayı biraz ıslaksı olacaktır, kendini birkaç dakika sonra çekecektir) Afiyet Olsun...

9 Ocak 2013 Çarşamba

Terbiyeli Tavuk Çorbası



       Merhabalar Sevgili Dostlar. Nihayet, ocak ayında özlediğimiz kara ve soğuğa kavuşmuş durumdayız. Gerçi benim soğukla aram oldum olası hiç iyi olmamıştır ama, gel gör ki mevsimleri zamanında yaşama konusunda, kar yağışlarının önemi aşikar. Hal böyle olunca, bol bol yağsın demekten başka birşey geçmiyor aklımızdan.
       Kış gelince çorbalar pişmeli mutfakta bolca. Hele de etli, tavuklu çorbalar... Malum kış aylarında yakalandığımız hastalıklardan kurtulmanın en iyi yolu bu bol limonlu, tavuklu, etli çorbalar oluyor... Sebzeleri es geçtim sanmayın sakın. Ben her çeşit çorbayı severek tüketirim. Onların yeri de bir başka ayrıca.
        Pek çoğumuz, terbiyeyi yaparken limon kullanır. Ben limonun sütü kesme özelliğinden dolayı, çok sık kullanmıyorum. Bunun yerine limonu, kendi tabağıma alınca, sonradan eklemeyi tercih ediyorum ki böylece kesilme durumlarıyla da karşılaşmamış oluyorum. Bu tarif de bu alışkanlıktan dolayı bu şekilde terbiyelendi.
Kalın sağlıcakla...


Terbiyeli Tavuk Çorbası İçin Malzemeler:

  • 3 su bardağı tavuk suyu
  • 4 su bardağı su
  • 4 adet tavuk but
  • 3 kaşık un(biraz tepeleme olsun)
  • 1 yumurta
  • 1 kase sulu yoğurt
  • tuz, karabiber


Yapılışı:
  1. 4 adet tavuk but yada iki adet tavuk kalçayı 4 su bardağı su ve biraz tuz ile kaynatıyoruz.
  2. Haşladığımız tavuk butlarını küçük parçalar halinde didikliyoruz.
  3. Tavuk suyunu süzüp, 3 bardak ayırıyoruz.
  4. Tavuk parçalarını ve suyunu bir tencereye koyup ocağa alıyoruz.
  5. Bir taraftan da 1 yumurta, bir kase yoğurt, 3 kaşık un katıp, iyice karıştırıyoruz.(Bazıları terbiyede limon suyu da kullanır, ben ise kesilmemesi için servis sırasında herkes kendi tabağına koyacak şekilde limon suyu kullanırım)
  6. Tenceredeki sudan birkaç kaşık alarak terbiyeye ekler, terbiyeyi de tencereye azar azar koyarken bir taraftan da tencereyi karıştırarak terbiyeyi çorbaya yediririz.
  7. Karabiber ekleriz, tuzuna da bakar gerekirse biraz daha ekleriz. Birkaç taşım kaynattıktan sonra, çorbamız hazırdır. Servis esnasında, tabağımıza limon suyu ilavesi yaparız. Afiyet Olsun...

7 Ocak 2013 Pazartesi

Sıvıyağlı Un Helvası (Sütsüz)


 Merhabalar Sevgili Dostlar. Un helvasını sevmeyen var mıdır? Bizim evde sevilerek tüketilir. Ben genelde, biraz margarin ve sıvıyağ karışımı ile sütlü yapardım. Bir akrabamızda, bu şekilde gördükten sonra, helvanın yumuşaklığına ve lezzetine bayıldım. Bu helvalar, arkadaşıma giderken yapılıp götürüldü. Yiyenler beğendi, zaten beğenilmeyecek gibi de değildi. Oldu ki helvayı sevmiyorsanız, yada pek meraklısı değilseniz bu tarifle bir daha deneyin derim. Sizler bizim gibi müptelası olacaksınız buna eminim. Kalın sağlıcakla...

Malzemeler:

  • 2 su bardağı şeker
  • 3 su bardağı su
  • 1,5 su bardağı sıvıyağ
  • 1 su bardağı fındık
  • 12 kaşık tepeleme un (gerekirse ekleyiniz)


Yapılışı:
  1. Su ve şekeri bir küçük tencereye alıp, bir iki fokurdatıp kapatıyoruz.
  2. Teflon tencereye, sıvıyağ katıp, 12 kaşık tepeleme un ekliyoruz. Kokusu çıkana kadar kavuruyoruz.(hafif rengi sararsın, fakat fazla da kahverengimsi olmasın)
  3. İsteğe göre kavurma işleminin bitmesine yakın, isterseniz daha önce fındıkları da ekliyoruz. (Ben kavrulmuş hallerini daha çok sevdiğimden unu katıp karıştırınca çok geçmeden fındıkları da ekliyorum)
  4. Un resimdeki gibi hal alınca, tencereyi kenara çekiyoruz. İçine azar azar sıcak şekerli sudan ekleyerek, bir taraftan da hızlı hızlı karıştırarak, şekerli su ile unu birleştiriyoruz.(azar azar ekliyoruz çünkü topaklanmadan yapmak gerekiyor)
  5. Sonra tekrar ocağın üzerine getiriyoruz, biraz kısık ateşte karıştıra karıştıra pişmesini sağlıyoruz.
  6. Kenara aldığımız helvayı, biraz ılınınca istediğimiz şekli verip, servise sunuyoruz.
Not: Tereyağsız, margarinsiz yaptığımızda helvayı, daha yumuşak oluyor ve ayrıca soğuyunca da sertleşme olmuyor, ertesi günde bile yumuşacık haliyle tüketebiliyoruz.


5 Ocak 2013 Cumartesi

İstavrit Tava


             Balık, herhalde yediğimiz en doğal yiyecekler arasında. Özellikle de deniz balıkları. Artık herşey o kadar suni bir hale geldi ki, zannedersem bizler de sunileştik. Balığın her çeşidini severim şahsen. Gel gör ki benim kızlar yemezler. Balık piştiği gün burunlarını tuta tuta dolaşırlar malesef. Bir de onlara balık yedirmenin kolayı olsaydı.
             Neyse lafı fazla uzatmıyayım da sizi istavrit ile başbaşa bırakayım. Bilindiği üzre istavriti diğer balıklardan ayıran bir özellik var o da, emziren anneler ve hamilelerin istavriti pek tercih etmemesi gerektiği. Çünkü istavrit metil civa içerdiğinden, bebeğin sinir sisteminde olumsuz etkileri olabilmekte.
            Bunun yanında birçok yararı olduğu da kesin, mesela, migrene, eklem ağrılarına iyi geliyor ve en bilindik olarak, omega 3 olayı var bütün balıklarda olduğu gibi. Tabii ızgarada yada fırında tercih ederseniz bu böyle. Yok eğer benim gibi tavada yapıyorsanız malesef yararının pek çoğunu kaybediyor. Bir alt bilgi olsun istedim yoksa kendi yaptığım yemeği sabote etmek değildi niyetim :)
           Biz tavaya mahkum insanlar ve bloğum için, arşivlensin bu istavrit tava...
         
 Malzemeler:

  • 1/2 kg istavrit (ayıklanmış)
  • 1 su bardağı un (siz isterseniz yarı yarıya mısır unu ile karıştırabilirsiniz, ben malum sebeplerden dolayı mısır ununu pek tercih etmiyorum)
  • yeteri kadar tuz (ben 1/2 tatlı kaşığı kullandım)
  • 1/2 çay kaşığı toz karabiber
  • 3 kaşık sıvıyağ



Yapılışı:
  1. Balıkları yıkadıktan sonra, suyunu süzdürürüz. Tezgaha gazete kağıdını serer, üzerine un-tuz-karabiberi dökeriz karıştırırız.
  2. Tavaya sıvıyağ koyarız. Balıkları önce hazırladığımız unlu karışıma, sonra tavaya alır sıra sıra dizeriz.
  3. Fazla yüksek ateşte yakmadan balıkların bir tarafını pişiririz. Sonra bir kapak yada bir tepsi yardımıyla (balık tavası işi kolaylaştırır) alt üst ederek pişiririz. Afiyet olsun...

2 Ocak 2013 Çarşamba

Ayva Reçeli


         Hani bazen, ayva yerken, boğazımıza dizilir, bir türlü yutamayız ya... İşte bu ayvalar da onlardandı. Yutmayı beceremeyince, bende kendilerinden reçel yaptım, zira atmaya kıyılamıyacak kadar mevcuttu elimde.
        Uzuuun zamandır bekledi güzelim reçelim. Hatta öyle ki çoğu bitti azı kaldı bizim dolapta :) Tembellik mi desem fırsat falan mı desem bilmiyorum ama, reçeli gerçekten nefis. Hafif sert oluşu bir ayrı hoşuma gidiyor yerken. Sevenlere gelsin Gülen Ayva Reçelim...

Malzemeler:

  • 8 adet ayva
  • 4 su bardağı şeker
  • 5 su bardağı su
  • 1/2 limon


Yapılışı:
  1. Ayvaların kabukları soyulup, küçük küpler halinde doğranır.
  2. Ayvalar bir tencereye alınıp, çekirdeklerini de ilave ederek, haşlarız. Ayvalarımız yumuşayınca, ayvaları sudan ayırıp, bir süzgece alırız.
  3. Ayvaları haşladığımız suyun içine, şekeri ilave edip, bir iki fokurdatırız.Sonra ayva tanelerini de içine atıp, normal reçel kıvamına gelene kadar pişiririz.
  4. İndirmemize yakın, içine limon sıkıp, çok az daha ocakta tutup, sıcak sıcak kavanozlara doldururuz. Afiyet olsun...

   

1 Ocak 2013 Salı

Sadrazam Lokumu Tarifi, Hoşgeldin 2013...


          Bir yılı daha geride bıraktık hayırlısıyla. 2012 benim hayatımda birçok güzelliklerle geldi, ve gitti. Umarım hepiniz için de bu böyledir. 2013'te de bu güzelliklerin sürmesini dilerim  Rabbim'den.
         Hiç üzülmüyorum desem yalan olur. Ama yeni yıla dair umudum yine dopdolu. Biliyorum ve inanıyorum ki, biz istediğimiz kadar gelir güzellikler, önce istemekle başlar herşey. Beklediğimizin çok çok üstünde musmutlu yıllar diliyorum Sevgili Dostalarım. Hepinizi Seviyorum...

Sadrazam  Lokumu için malzemeler:
  • 1 litre süt
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 su bardağından 2 parmak eksik un
  • Bardağın üzerini dolduracak kadar mısır nişastası (İkisi bir bardak edecek)
  • 1 yemek kaşığı tereyağ (yada margarin)
  • şekerli vanilin
  • Bir kase hindistancevizi
  • Üzeri için antep fıstığı
  • İçi için; kaymak yada üzerindeki tarife göre hazırlanmış kaymaklı kremşanti



Yapılışı:
  1. Sütü bir tencereye alınca, içine şekeri kat. Mısır nişastalı, unlu bardağı da ekle. İyice karıştır.
  2. Ocağa al, muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişir.
  3. Ocaktan indirince, içine tereyağ ve vanilini ekle, bunları muhallebiye iyice yedir.
  4. Tepsinin altına hindistan cevizini yay. Üzerine muhallebiyi her tarafı eşit olacak şekilde dök. Soğumaya bırak.
  5. Muhallebi soğuyunca, üzerine kaymak yada hazırlamış olduğunuz kaymaklı krem şantiyi sür. Üzerine fındık içinden dök. İşaret parmağı uzunluğunda şeritler halinde kes.
  6. Her bir şeriti, tepsinin başından başlayarak, iki kez rulo yap, bittiği yerden kes. Hindistancezine tekrar bula, ve tepsiye al.
  7. Yine buzdolabına al. Servis yapmadan önce üzerine antep fıstığı yada istediğiniz başka birşey ile süsleyip servis yapabilirsiniz. Afiyet Olsun...