..
Günlüğüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Günlüğüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
21 Kasım 2017 Salı
Şeker Hamurlu Pastalarım
Arkadaşım Nurcan'ın oğlunun doğum gününde benden iki tane pasta yapmamı istedi. Birisi oğlu için Galatasaraylı diğerini bana bıraktı. Ben de tercihimi çok sevdiğim menekşelerden yana kullandım.
Yukardaki pasta ise Furkan için yaptığım Galatasaraylı pasta. Çok acemice bulabilirsiniz, fakat enim için epey ugraştırıcı oldu. Ve şahsen ben yaptığımı çok beğendim.
Bu unicornlu pasta ise üzerinde de yazdığı gibi İzgiciğim için hazırladığımyaşpasta. Kendisi unicorn istedi. Ben de elimden geldiğince yapmaya çalıştım.
Bu da pastanın içten görünen şekli. Lezzeti bence şahane oluyor, yiyenler de öyle düşünüyor.
Bu görüntü de İzgi'nin doğum gününden hatıra kalsın burada. O gün benden sadece unicornlu pasta ve pizza istedi. Ben de fazlaya kaçmadım :)
Bu pasta ise Bengisu için hazırladığım yaşpasta. O da burada yerini alsın istedim.
Böyle de üstten bakalım bir.
Siz bu pastalarda ne görüyorsunuz bilmiyorum ama ben pek çok acemilik pek çok hata görüyorum. Sonra diyorum ki Boşver Elif hepsini kendi kendine öğrendin, kimseden görmeden deneme yanılma şeklinde.
Ayrıca buraya koyduğum pastalarda kendimin ne kadar yol katettiğimi, hatalarımı azalttığımı, zaten harika olan tatlarını görüntüyü de güzelleştirerek ilerlediğimi görüyorum. Her ne kadar bozuk bir cümle oldu ise de düzeltmiyeceğim Anladınız siz :)
22 Temmuz 2016 Cuma
Canım Türkiyem
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Söylenecek çok şey olsa da hepsi boş... Milletçe çok üzgünüz, hala nasıl olduğunu neyi atlattığımızı idrakta güçlük çekiyorum. Rabbim bir daha vatanımıza bu yaşananları yaşatmasın inşallah.
Ülkemi, vatanımı, bayrağımı, dinimi, dilimi, askerimi, sivilimi, hangi ırktan olursa olsun gönlü temiz, vatansever ve iyi insanımızı seviyorum. Hep birlikte daha aydınlık Türkiye 'de yaşamak dileğiyle...
Şehitlerimizi makamına kabul et Allah'ım, yaralananlarımıza da şifalar ver, bu son olsun bu son...
25 Mart 2015 Çarşamba
Bengisu 1 yaş daha büyüdü :)
Benim ortanca kuzum, göz bebeğim, güzel kızım...
18 Mart 2007 'de doğdu, minik tombicik, kara kız olarak :)
Hep en küçükken, aramıza katılan Dursun Eren ile abla oldu, ortanca kaldı.
Çoğu kez üzülüyorum yetemiyorum diye. En çok da böyle ortada kalan yavrucuğuma yetemediğimi düşünüyorum.
Hastalığıma rağmen bir şekilde doğum gününü kutladık, bir yaşına daha girdi kuzum.
Bütün ömrün boyunca sağlığın, mutluluğun ve huzurun daim olsun kuzum.
Yeni yaşın sana hayırlara vesile olsun, İyiki Doğdun Yavrum.
Masada naçizane hafif şeyler vardı. Dediğim gibi ağır geçirdiğim grip ve başkaca sorunlarım yüzünden bu kadarını yapmaya yetti gücüm.
İsterseniz hızlıca masadakilere bir göz atalım.
Krep sarması, çok pratik bir o kadar da güzel bir tatlı. Çocuklara hitap edeceğini düşündüğüm için doğum günü menüsünde kullandım. Gayet başarılıydı, denemelisiniz.
Peynirli poğaçalar yumuşacık olmuşlardı. Klasik ve bilindik olduğu kadar vazgeçilmez de oldular.
Daha önce de beze denemem olmuştu. Fırınımın gazabına uğrayıp yanık bezeler yapmıştım. Sonra anladık ki fırının termostatı bozulmuş :) Neyse servise yalvar yakar hafta sonu doğum günü var falan dedik de pazartesiden önce yaptıkdık. Bu bezelere de böylece kavuşmuş olduk. Bezeleri renkli de yapabilirdim, fakat yapmadım çünkü kapatılacak bir eksikleri yoktu. Bembeyaz kıyır kıyır olmuşlardı kendileri :)
Çemenli rulolar büyükler tarafından en beğenilen tarifim oldu. Çemen sevmeyenler, haşhaş zeytin ezmesi de kullanabilirler. Yumuşacık minik minik rulolarım favorim oldu.
Bonibonlu kurabiyeler yine çocuklara hitap edeceğini düşündüğüm bir tarifti. Bu kurabiyelerin içinde çikolata kullandım. Bundan dolayı biraz sertçe oluyor, fakat bildiğimiz sertlik değil bu, tam da kıvamında ağızda dağılan leziz bir kurabiye, ayrıca da büyük büyük yaptım ki kendi gözüm de doysun diye
Bunun yanısıra masaya son anda koyduğum fırında unuttuğum ıspanaklı böreğim vardı, Bir de kendi yaptığım limonatam. 3 Adet portakaldan tam 5 kg limonata çıktığını Umut Sepeti'nde görünce dememek istedim. Bol bol yetti, hatta sonraki günde de çocuklar tarafından tüketildi.
5 Temmuz 2014 Cumartesi
Köyümüzden Görüntüler ve Mihalgazi'nin Salatalık Seraları
Köyümüze gittiğimizde kirazlar toplanıyordu. Köyümüz yaklaşık 2000 nüfuslu bir yer olmasına karşın kiraz zamanı sokaklarda in cin top oynar. Herkes kirazları zamanında toplayabilmenin telaşıyla yoğun ve meşakkatli bir döneme girer. Takriben 1 ay süren bu sürede, herkes yorgundur. İşte biz de böyle bir zamanda gidip geldik, çünkü malum gelen, ramazan ayıydı. Benim de buralarda yapacağım hazırlıklarım vardı.
Yukarıdaki resimde annemle birlikte görünüyoruz. Onlar saat 18'de kirazdan gelince, kapının önündeki avluda oturuyoruz. Ben de Dursun Eren'e biraz hava aldırmış oluyorum. Diğer saatler epeyce sıcak oluyor çünkü.
Annem harika bir kadındır. Bulduğu her yere sebze dikmeye bayılır. Avlusundaki o küçücük köşeye bile fasulyeler dikmiş.
Kazlar ise bizim en sevdiğimiz görüntüleri sergilediler. Her ne kadar resimlerini çekebilmek için koşuşturmamız gerekirse de birlikte sürü halinde yürüyüşleri tam bir geçit töreni edasıyla oluyor. Bir de yerli yersiz kaz sesleri ile uykuların bölünmesi var tabi...
Kızımın elindeki tavuk ise evcilleştirilmiş, amcamların tavuğu. Böyle elden ele gezmeye alışmış, her ne kadar alışılmış birşey olmasa da. Kızıma dokunmamasını söylemem pek de fayda vermiyordu açıkçası, bir de bu tavuk benim küçük oğluşumun yiyeceği yumurtayı bize temin etti. Her güne bir yumurta, hiç aksatmadı maşallah. Bu konuda da ayrıca bir maharetlidir kendileri :)
Resimdekiler ise babaannem ve dedem. Onların da birer kare resimleri buralarda yerini alsın istedim. Ufaklığı zaten tanıyorsunuz, benim küçük aşkım.
Yukarıdaki resimde annemle birlikte görünüyoruz. Onlar saat 18'de kirazdan gelince, kapının önündeki avluda oturuyoruz. Ben de Dursun Eren'e biraz hava aldırmış oluyorum. Diğer saatler epeyce sıcak oluyor çünkü.
Annem harika bir kadındır. Bulduğu her yere sebze dikmeye bayılır. Avlusundaki o küçücük köşeye bile fasulyeler dikmiş.
Kazlar ise bizim en sevdiğimiz görüntüleri sergilediler. Her ne kadar resimlerini çekebilmek için koşuşturmamız gerekirse de birlikte sürü halinde yürüyüşleri tam bir geçit töreni edasıyla oluyor. Bir de yerli yersiz kaz sesleri ile uykuların bölünmesi var tabi...
Kızımın elindeki tavuk ise evcilleştirilmiş, amcamların tavuğu. Böyle elden ele gezmeye alışmış, her ne kadar alışılmış birşey olmasa da. Kızıma dokunmamasını söylemem pek de fayda vermiyordu açıkçası, bir de bu tavuk benim küçük oğluşumun yiyeceği yumurtayı bize temin etti. Her güne bir yumurta, hiç aksatmadı maşallah. Bu konuda da ayrıca bir maharetlidir kendileri :)
Resimdekiler ise babaannem ve dedem. Onların da birer kare resimleri buralarda yerini alsın istedim. Ufaklığı zaten tanıyorsunuz, benim küçük aşkım.
Yukarıdaki resimdeki yer, Dursun Fakıh'ın türbesi. Bu kıymetli şahsiyet, benim köyümün girişindeki koni şeklindeki tepede yatar. Osmanlı Devleti'nde ilk hutbeyi okuyan kişidir. Aynı zamanda Osman Bey'in bacanağıdır. Resimde köyümün Dursun Fakıh tepesinden görüntüsü var. Bir diğer karedeki kişi ise benim kıymetlim, bitanecik babamdır. Var ol babacığım.
Bu güller türbenin avlusundan. Çok bakımlı ve temiz tutuyorlar orayı. Bizim Hıdırıllez bayramımız ve Söğüt Ertuğrulgaziyi Anma Yörük Şenlikleri'nden sonraki pişen pilav da burada pişer. Hatta Kadir gecesinde vs önemli günlerde burada köylünün yardımları ve Dursun Fakıh'ı Yaşatma Derneği desteğiyle yine Kadir pilavımız pişer ve kadir gecesi bütün köye dağıtılır. Dursun Fakıh derneği 'nin bir diğer kolu da Mehter Takımı'dır. Köyümüzün gençleri, orta yaşlıları hatta bazen yaşlı diyebileceğimiz yaştaki kişileri ile gönüllü olarak oluşturulmuş bir Mehter Takımımız mevcuttur. Bu böyle uzun yıllardan beri kişiden kişiye geçerek öğretilir ve yaşatılır.
Ruhuna Fatiha lütfen .
Yukarıdaki görüntüler ise Mihalgazi'den. Amcakızım Münevver'i ziyarete gittik. Onlar Mihalgazi de seralarda sebze yetiştiriyorlar. Mihalgazi küçük ama çok şirin bir yer. Hemen evlerinin 100 metre altından Sakarya Nehri geçiyor. Onlar da bu bereketli toprakların hakkını veriyorlar Allah için. En çok bu seralara bayıldım. Dallardan sarkan küçücük salatalıkları görmeliydiniz, insanın içi gidiyor.
Resimdekiler, Münevver ve eşi Mehmet. Bu seranın emekçileri. Rabbim emeklerini zayi etmesin, bol ve bereketli kazançlar nasip etsin inşallah.
Burada da patlıcanın çiçeği ve yeni büyüyen bebek patlıcanı görüyorsunuz. Diğer resimde ise gelinimiz Fadime ve bendeniz yer alıyoruz.
Arkamızdaki nehir tahmin edeceğiniz gibi Sakarya nehri. Bu bereketli topraklarda bir de kaplıca var. Biz küçük kızlarken, Münevver ve beni babaannem bu kaplıcaya götürürdü. Orada bir hafta on gün kadar kalırdık. Yıllar sonra ilk kez yine gittim oraya. Hiç değişmemiş desem yeridir. Küçük ama bir o kadar da şifalı.
Bu güzel anılar için teşekkürler Münevver. Şimdiden özledik sizleri...
4 Temmuz 2014 Cuma
Ramazan Öncesi Görüntüler (Piknik, Karne, Yolculuğumuzdan Kareler)
Hayırlı Ramazanlar öncelikle herkese.
Biliyorum yine geç kaldım. Fakat bunları yayınlamadan geçemezdim.
Kızım bu sene ilkokulu bitirdi, ortaokullu oldu. Her ne kadar ortaokul değil 5. sınıf desek de bu sene 4 yıldır bizden emeğini esirgemeyen öğretmenimiz Özlem Hanım'dan ayrılıyoruz. Okulun son günlerinde, yaptığımız piknik son kez birlikteliklerimizden oldu. Hakkınızı helal edin tekrar, çocuğumda çok emeğiniz var.
Bu sene ingilizce dersi ile, hayatımıza giren, Nergis Hanım da çocuklarımıza emeği geçen öğretmenlerden. Kendisi sağ olsun piknikte de başka her türlü etkinliklerde de bizi yalnız bırakmadı. İngilizceyi sevdiren kişi oldu, Siz de hakkınızı helal edin, hocam.
Piknikler, etkinlikler derken geldi çattı karne günü. Çocuklardan tutun, velilere kadar herkes gözyaşlarını saklayamadı. Tek tesellimiz ise, 5lerle dolu karnemiz oldu.
İzgi'nin sınıf arkadaşı Ecren'in, bizim evin çok yakınında parkta, doğum gününü kutlaması, çocuklar için değişik ve hoş bir anı olarak kaldı. İyiki doğdun Ecren nice yaşlara....
Vee sonunda anneannemize gitmek için düştük yollara. Yolculuğumuz üç çocuklu, ve epeyce uzun oldu. Giderek büyüyen ailemizle bir yere gitmenin zorluğunu taa iliklerime kadar hissettim. Yine de iyiki varsızınız yavrularım.
Köyden görüntüler, ve dahası ile bir sonraki postta görüşelim olur mu ?
Hayırlı Ramazanlar....
Biliyorum yine geç kaldım. Fakat bunları yayınlamadan geçemezdim.
Kızım bu sene ilkokulu bitirdi, ortaokullu oldu. Her ne kadar ortaokul değil 5. sınıf desek de bu sene 4 yıldır bizden emeğini esirgemeyen öğretmenimiz Özlem Hanım'dan ayrılıyoruz. Okulun son günlerinde, yaptığımız piknik son kez birlikteliklerimizden oldu. Hakkınızı helal edin tekrar, çocuğumda çok emeğiniz var.
Bu sene ingilizce dersi ile, hayatımıza giren, Nergis Hanım da çocuklarımıza emeği geçen öğretmenlerden. Kendisi sağ olsun piknikte de başka her türlü etkinliklerde de bizi yalnız bırakmadı. İngilizceyi sevdiren kişi oldu, Siz de hakkınızı helal edin, hocam.
İzgi'nin sınıf arkadaşı Ecren'in, bizim evin çok yakınında parkta, doğum gününü kutlaması, çocuklar için değişik ve hoş bir anı olarak kaldı. İyiki doğdun Ecren nice yaşlara....
Vee sonunda anneannemize gitmek için düştük yollara. Yolculuğumuz üç çocuklu, ve epeyce uzun oldu. Giderek büyüyen ailemizle bir yere gitmenin zorluğunu taa iliklerime kadar hissettim. Yine de iyiki varsızınız yavrularım.
Köyden görüntüler, ve dahası ile bir sonraki postta görüşelim olur mu ?
Hayırlı Ramazanlar....
5 Haziran 2014 Perşembe
Pril'in Yeni Yüzü Açelya Akkoyun ile Buluşma (Geç Kaldın Ne Acele Ediyorsun :?)
Soma'daki şehitler vs derken epeyce gecikmiş bir post oldu bu. Tabi bir de kızların öğretmenleri. Bu aralar sıkça söylediğim şey "_ Bu öğretmenler çıldırmış olmalı. Özellikle de küçük kızım, akşamları ağlayarak geliyor, çok dersim var diye. Büyük olan ise geceyarılarına kadar ödevlerini bitiremiyor. Hatta en son sınavımız bugün oldu, yarın ise sözlü var, o kadar diyorum.
Bir de küçük Dursun Eren'inimiz var tabi. Onu da başka bir postta anlatırım artık.
Etkinliğe dönecek olursak,
Hayatımın en güzel tecrübelerinden biriydi diyebilirim.
Doğumdan sonra aldığım kilolardan dolayı, giyecek kıyafet bulmakta zorlanmaktan mı bahsedeyim, yoksa çocukların hepsini bir tarafa bırakıp, koştura koştura Midpoint'e yetişmeye çalışmamla mı. Artık nasıl telaş yaptıysam, en erken giden blogcu ben olmuşum :) Zaten yapılacak bir işim olduğu zaman, huyumdur geç kalmaktan nefret ederim, işte böyle erkenden gider otururum :)
Henkelin en bilindik ürünlerinden, Pril'in yeni yüzü Açelya Akkoyun ile tanışma ve yemek yeme fırsatım oldu.
Açelya Akkoyun, tıpkı ekrandaki gibi hem çook güzel hem de çok mütevazi.
Aynı zamanda da maşallah diyeyim epeyce uzun. Belki benim yanımda kalınca böyle uzun olmuştur diyeceğim (yoksa ben kısa falan değilim tabii ki :)) Az daha belinden sarılıp "Ah canım " diyesim geldi, kendimi tuttum. Neyse zaten bizim Ankaralı blogculardan pek çoğu da benim gibi minyatürmüş. Buna da ayrıca sevindim :)
Bu etkinliğe davet edildiğim için çok mutlu oldum. Özellikle bu benim ilk etkinliğim olduğu için, birçok takip ettiğim blogcuyla tanışmak da bu açıdan en çok merak ettiğim şeylerdendi.
Birkaç fotoğraf çektim tabii, hem de çook geç kaldım bunu yayınlamaya.
Ben yine kızlar ve bebek diyeceğim, siz de "_E yeter Elif. " diyeceksiniz. Neyse geçelim beni.
Müge hanımdan da bahsetmeden edemeyeceğim. Kesinlikle hepsi de çok mütevazi çok düzgün kişilerdi. Ben hepsiyle de tanışmaktan biraz şaşkın çokça da mutlu oldum. Teşekkürler Pril...
6 Ocak 2014 Pazartesi
Yeni Yıl, Yeni Umutlar, Yeni Bir Can : Dursun Eren
Merhabalar Sevgili Dostlar...
2013'ün son aylarını geride bıraktık ve yeni bir yılın nerdeyse ilk haftasını bile bitirdik, ben anca geldim.
2013 yılı benim için güzelliklerle geçti. Umarım 2014 'te de bu güzellikler devam eder. Tabi benimle birlikte sizlerin ve bütün ülkem insanı için, bu temennilerim var.
Uzuun zaman buralarda olamayışımın nedeni, sizin de tahmin ettiğiniz gibi işte şu küçücük can, Benim Canım...
3 Aralıkta beklenmedik bir şekilde acilde aldık soluğu...
Sabah 4 'te alınacaktım sezeryana fakat sağolsun bir doktor halime acıdı da, 1'i 6 geçe doğdu bebeğim :)
O gün bu gündür günler nasıl geçiyor, geceler ne çabuk sabaha eriyor anlıyamıyorum.
İki abla, bir küçük bebek, bir de üçüncü kez yaşadığım sezeryan sonunda (niyeyse bu kez epey zor iyileştim) anca sizlere dönebildim.
Malum artık sık sık ilgilenmem gereken bu ufaklık var. O'ndan ve ablalarından kalan vaktimde, yine sizlerle olmaya çalışacağım inşallah...
Az daha unutuyordum, ailemizin yeni üyesinin adı: Dursun Eren. Yeni bir can, yeni bir soluk, hayatı ne kadar değiştiriyor, ne kadar güzelleştiriyor ! Öyle Değil mi sizce de ?
Bir kare fotoğraf alayım istedim, elini böyle kaldırdı bir daha indiremedim. Mesajı var benim oğluşumun da , Belli ki o da " Merhaba" demek istiyor sizlere...
24 Temmuz 2012 Salı
Bir Ameliyat, Gençlik Parkı ve Bir Dost Sofrası...
Yine uzun zamandır yayınlanmayı bekleyen kareler gelsin. Bu sefer biraz benim ufaklıklara yer vereyim. Küçük bir albüm oluşsun bloğumda.
Kızım gözyaşı kanalı ameliyatına girmeden önce.
Ablası ile birlikte :
Ameliyathaneye alınmadan önceki resmi:
Yatağımıza geçtikten sonra:
Şimdi de biraz gezmelerimize bakalım. Gençlik Parkı'ndan görüntüler:
Bengisu yiğenim Halil ile birlikte atlıkarıncaya biniyor. Ama istemediği bir arabaya bindiği için somurtuyor.
Bu sefer kendisi biniyor bir ata. Ama bu defaki bayağı büyük bir at.
Aşağıda karbuz yiyorlar. Hakikaten yedikleri şey buz.
Muhteşem üçlü, balona biniyorlar...
Bu görüntü de gençlik parkından son kare.
Bu kadar gezme görüntüsü yeter. Bu bloğun bir yemek bloğu olduğunu unutmayıp, arkadaşım Serpil'in bizim için hazırladığı çay sofrasıyla son veriyorum. Arkadaşım bizlere, paşaböreği, ıslak kek, fındıklı irmik tatlısı ve fellah köftesi ve zeytinyağlı biber dolma yapmış. Hepsi de çok nefisti. Eline sağlık Serpilciğim.
Bu sofradan en sonda görünen fellah köftesi tarifini Serpil 'in yaptığı şekliyle sizlerle paylaşacağım. Bizler şahsen yemelere doyamadık.
18 Ocak 2012 Çarşamba
Meral'in Gün Menüsü
Bu salı arkadaşım Meral'de idik. Kendisi yemek konusunda pek bir maharetli olur. Bizlere neler ikram etmiş gelin birlikte bakalım:
Biz günümüzde çoluklu çocuklu bayanlar olduğumuz için tabaklarımızı kendimiz almayı tercih ediyoruz. Yukarıdaki görüntü mutfakta servis yapılmadan önceki genel görüntüdür. Bir çoğunu ilk kez denediğim bu tarifleri, bende yapıp, sizinle paylaşacağım.
Bu resimdeki ilk kez yediğim ve çok beğendiğim galate unlu poğaça. İçi kıymalı idi ve tadı müthişti.
Yeşil Mercimek Salatası İri Bulgurlu. Bir dahakine mutlaka bulgurla yapacağım pirinçten daha güzel yakışmış.
Lokumlu Kurabiye üzeri hindistan cevizliydi. Bunu da ilk kez yedim ve çok beğendim.
Kendi elleriyle minicik minicik sardığı ve tadını çok beğendiğim müthiş yaprak sarması.
İşte favori böreğim olan sucuklu mantarlı, çıtır çıtır börek. Bayıldım tadına tam benlikti.
Yeni bir tabağa alamadan görüntülediğimiz karışık meyveli rulo pasta. İlk kez karışık meyveli yedim ve çok beğendim Arkadaşım içine nar, muz ve kivi terci etmiş çok da yakışmış bol çikolatalı idi.
Sevgiyle kalın arkadaşlar bir daha ki postta görüşürüz. ...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)