Bugün, buradan, uzun zamandır düşündüğüm ve benim hassas noktam olan, bir konuyu açmak istiyorum. Biraz çenem düşecek, kusura bakmayınız. Bu tür yazıların devamı da gelecek baştan söyliyeyim. Lütfen okuyarak destek olunuz ve yorum bırakarak da düşüncelerinizi paylaşınız.
Şu sıralar markette, pazarda bolca gördüğümüz yeşil domatesler, bana yıllar önceki bir anımı hatırlatıyor. Benim yaşadığım yerde insanlar geçimini (özellikle o zamanlar) meyvecilikle karşılıyorlar. Sakarya nehrinin kenarında, bize çok yakın köylerin çoğunda geçim kaynağı ise sebzecilik. Domates tarlaları boy boy yer alıyor, büyük-uzun-beyaz seralar... O zamanlar, şimdi çok iyi bildiğimiz çim(hibrit) domatesler yeni yeni yaygınlaşıyor. Halk yerli tohumdan vazgeçiyor çünkü daha bol ürün, daha fazla para kazandırıyor. Neyse uzatmıyayım, o köylerden birindeki bir tanıdığımız bize de çim getiriyor, bu domateslerden. Biz dikiyoruz, domatesini yiyoruz ve annem hep yaptığı gibi, beğendiği sebzelerin tohumunu alıyor. Kurutup saklıyor ki bir sonraki senede biz de yetiştirebilelim diye.
Biz, bir sonraki sene bu domateslerden aldığımız tohumları ekiyoruz. Yine aynı boyda (upuzun) küçük bir ağaç kadar nerdeyse, domateslerimiz oluyor. Bir çok domates veriyor. Fakat ne hikmetse bu domatesler bir türlü kızarmıyor, öylece yeşil kalıyor. Mevsimi geliyor, geçiyor, fidesi ölüyor domatesler hâlâ yeşil. Biz böyle tanışıyoruz, İsrail'in tohum koruma yöntemiyle. Sonraki yıllarda karpuz ve kavun tohumlarında da alışıyoruz artık böyle tekrarı mümkün olmayan sebze tohumlarına.
Buradan bu işin uzmanlarına ve bütün bloggerlara sesleniyorum : Tohumlarımıza sahip çıkalım. Bu topraklarda yetişen sebzelerin tohumları çok kıymetli. Bizim de var domates tohumlarımız, tamam altları kararıyor çoğu zaman ama ıslahlaştırılabilir pekâlâ.Farkında değiliz belki ama, bunlar bizim zenginliğimiz.
Örneğin yine bizim oralardan çok iyi bildiğim kahverengi mercimek vardır. Şu yeşil ve kırmızı mercimek gibi olmaz, daha yuvarlak daha küçük olur. Rengi pek bir koyu olur pişirince. Ama itiraf edeyim lezzeti diğerlerini bastırır.
Geçenlerde bilindik büyük marketlerin birinde, siyah mercimekle karşılaştım. Bilmem nerenin malıymış. Nelere yararlıymış falan. Şuranın pirinci şöyle yararlı, buraya özgü tropikal meyveler, Himalaya tuzu... uzayıp gider bu liste. Halbuki var mı bizim Çankırı kaya tuzu gibisi. Bir jeoloji mühendisinin dediğini hatırlıyorum da, Bizim Çankırı'daki kaya tuzu da Himalayalar'a yakın bir geçmişe dayanıyormuş. Vallahi ben onun yalancısıyım. Yine kaçırdım laf lafı açtı, yeşil domates yemeği kaldı sanmayın.
Bu yemek üzerine son bir söz. Kendi bahçemde, yılın son hasadının henüz kızaramamış domateslerinden pişirmeyi gerçekten çok isterdim. Fakat ben bir köylü kadının, pazar tezgahına kadar inebildim sadece. Ekşimsi bir yemek bu evet. Fakat bizim insanımızın bir yemeği, sadece bunun için bile senede bir yapılmaya değer bence. Sevgiyle kalın...
Yeşil Domates Yemeğinin Malzemeleri:
- 5-6 adet yeşil domates
- 2 adet kuru soğan
- 1 adet kırmızı biber
- 1 tatlı kaşığı biber salçası (tatlı)
- 1 tatlı kaşığı kuru reyhan
- 1/2 çay bardağı yıkanmış bulgur
- tuz
- 2 çay bardağı ılık su
Yapılışı:
- Domatesler yıkanıp büyükçe doğranır.Bulgur yıkanır.
- Soğan küp küp doğranır. Biraz sıvıyağda kavrulur.
- Bu arada kırmızı biber küçük küçük doğranıp o da kavrulmaya başlanır.
- Salçası eklenip hep birlikte biraz kavurduktan sonra domatesler eklenir. Tuz eklenir ve ağzı kapalı olarak kısık ateşte suyunu salana kadar pişirilir.
- Domatesler suyunu salınca bulgurlar eklenir. Su ilavesi yapılır.Yine pişirme işlemine devam edilir.
- Bulgurlar yeterince yumuşayınca yemeğimiz pişmiş demektir. Afiyet Olsun...