30 Nisan 2012 Pazartesi

Teflon Keki (Tuzlu)


                             Sabah kahvaltısına, kolay birşeyler yapmak istiyorsunuz, mesela 20 bilemedin 25 dakikada hazırlanan. Ve yine mesela, fırınızı yeni temizlediniz ve hemen kirlensin istemiyorsunuz :) Yada acilen misafirler mi geldi? Fırında o anda pişen başka şeyler var ve siz fırına alternatif arıyorsunuz. Bu duruma en iyi çözüm, bence, teflonda kek yapın.
                            Arkadaşım Nurcan'a giderken götürdüm bu keki. Kızım hastaydı o gün, dışarı gidememiştim birşeyler almaya. Baktım evde çabucuk yapılacak birşeyler aradım. En kolayı teflon keki gibi geldi bana. Tarif Nane Maydanoz Sofrası 'ndan. Ben evdeki yeşilliklerle yaptım. Tadı yiyenler tarafından beğenildi.Yine de keyif sizin...




                                 Malzemeler:
  • 2 yumurta
  • 1 kahve fincanı süt
  • 1/2 kahve fincanı yoğurt
  • 1 kahve fincanı sıvıyağ
  • 1 paket kabartma tozu (1,5 da olabilir)
  • 1/2 rendelenmiş kabak (Küçük olsun)
  • 1/2 rendelenmiş havuç (Küçük olsun)
  • Bir tutam taze nane, taze kekik, maydanoz
  • 2 çay kaşığı tuz
  • Aldığı kadar un


Yapılışı:
  1. Her zamanki kek yapar gibi yapıyoruz kekimizi. Yumurtaları çırpıp, yoğurt, süt, sıvıyağ, kabartma tozu ve un ekliyoruz biraz.
  2. Sonra rendelenmiş kabak ve havucu, ve ince ince doğranmış yeşillikleri (Dikkat edin fazla olmasın yeşillik çünkü bunlar sulanacak)
  3. Tuzu ekleyip un oranını tamamlıyoruz. Biraz sıvıyağ katılmış teflon tenceremize keki döküyoruz, her tarafı eşit olsun istiyoruz.
  4. Tarifte 10 dakika hızlı ateşte 5 dakika yavaş ateşte demiş. Fakat ben yüksek ateşte yaparken yandı. Bu yüzden siz fazla yüksek ateş kullanmayın. Kapağını bir tarafı iyice pişinceye kadar çevirmeyin. Yavaş ateşte olsun çok kısık da olmasın lakin. Cam kapaklı bir tencereniz varsa daha iyi olur. Sonra yavaşça kapak yada başka bir tepsi yardımıyla keki ters yüz ederek diğer tarafının pişmesini sağlıyoruz. Yine kısığa yakın bir ateşte.

             Not: İki kez yaptım bu keki. Bu resimler ilkinin resimleri. İkincisi daha iyi oldu benim söylediğim şekilde pişirirseniz yakmadan pişmesi mümkün oluyor. Ve tabiki içini alıyor.
İçine peynir da katabilirsiniz tabi ama ben her zamanki gibi taze nane ve taze kekik tercih ettim. Bunlar tadı çok değiştiriyor. Bence siz de deneyin böyle.

28 Nisan 2012 Cumartesi

Baharatlı Tuzlu Kurabiye


Hanginiz bilir, benim kadar,
Karpuzdan fener yapmasını;
Sedefli hançerler, üstüne,
Gülcemal resmi çizmesini;
Beyit düzmesini;
Mektup yazmasını;
Yatmasını,
Kalkmasını;
Bunca yılın Halime'sini
Hanginiz bilir, benim kadar,
Memnun etmesini?

Değirmende ağartmadık biz bu sakalı!

                     Mutlu pazarlar dilerim hepinize dostlarım. Güne Orhan Veli şiiriyle merhaba demek istedim. O keyifli, o melankoli,  o güzel mısraların yazarı, güzel insanla. Biraz hüzünlendim yine şiirlerinden. Şairin yaşadığı fakirlikleri anlattığında biraz hüzünlendim. Bas-ül Ba-del Mevt 'e inananarak yaşamışlar. Böyle yaşamak zorunda kalmışlar belki de.  Halbuki şiir dünyamızın vazgeçilmezlerindendir Orhan Veli... Şimdi ona haklı olarak verdiğimiz değeri,"Keşke yaşadığı zamanda da verebilseydik" diyor insan ister istemez. Ne güzel anlatır şiirlerinde, günlük olayların bir şairin gözünden nasıl göründüğünü...
                   Bu satırları yazarken yüzümdeki ifade dikkatimi çekti. Mutlu, umutlu ve biraz sırıtak bir haldeyim. Mutsuz iseniz Orhan Veli okuyun derim, hatta benim gibi Baharatlı -  Tuzlu kurabiye ile çayınızı yudumlarken okuyun. Daha güzel oluyor...

               
                   Geçen haftalarda pazara gitmiştim. Orada taze kekik buldum. Nasıl sevindim, nasıl sevindim anlatamam. Nerelere kattım bu bir demet kekiği. İşte bu tuzlu kurabiye, bu  heyecanla ortaya çıktı. Bir tuzlu kurabiye yapayım dedim. Akşamdan bir margarin ve yumurtalar çıkardım. Ertesi günü, çocuklar 23 nisan sonrası evde kaldıkları salı günü, bir margarini ikiye böldüm. İki kaseye ayırdım. Birini tuzlu kurabiye birini ise tatlı kurabiye yapmak için kızlarıma verdim. Onlar bir güzel ellerini yıkadılar, kolları sıvayıp başladık kurabiyeleri yapmaya.
                     Bu tuzlu kurabiyeler İzgi'nin yaptığı kurabiyeler. İçine neler katmadık ki... Taze nane, çörekotu, pul biber, ve rengi de güzel olsun diyerek zerdeçal... Bu aralar renklendirmek istediğim şeylere bol bol katıyorum zerdeçalı. Nasılsa yakında bir zerdaçallı tarif daha görürsünüz bu blokta.
                     Kurabiyeler nasıl oldu diyorsanız, nefis... Ağızda dağılıyor, baharatlar çok yakıştı. Tuzlu kurabiyeye alternatif oldu böylece.



      Malzemeler:
  • 1/2 margarin (oda sıcaklığında)
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ
  • 1 yumurta
  • 2 kaşık sirke
  • 1 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 tatlı kaşığı zerdeçal
  • 1 tatlı kaşığı pul biber
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu (tepeleme)
  • 2 tatlı kaşığı taze kekik (doğranmış)
  • 1 tatlı kaşığı çörekotu
  • 2 çay kaşığı tuz
  • 1 yemek kaşığı nişasta(tepeleme)
  • 11 kaşık un (tepeleme)
  • 9. kaşıktan sonra un oranını azar azar ekleyerek kendiniz belirlemenizi tavsiye ederim.

    Yapılışı:
  1. Bir kaseye margarin alınır. Un ve kabartma tozu haricinde bütün malzemeler karıştırılır.
  2. Malzemeleri çırpma teliyle çırparız. Unu azar azar ekleriz ki herkese göre farklı olabilir.Un eklemeye başlayınca kabartma tozunu da ekleriz. Benim ölçülerime göre 11 kaşık un kafi geldi. Fakat siz son iki kaşığı iyice yoğurmadan karar vermeyin bence.
  3. Ele yapışmayan bir hamur yoğurun. Hamuru iki parçaya ayırıp rulo yapın. Rulolaların heryerinin eşit olmasına dikkat edin.
  4. Yaptığınız ruloları streç filmle kaplayın ve buzdolabına atın.
  5. İstediğiniz zaman çıkarıp birkaç dakika bekletin. Sonra 1 er santim kalınlığında kesin ve yağlı kağıt serili tepsiye dizin. Önceden ısıtılmış fırında 180 derecede pişirin.
Küçük bir not : Kurabiyeler bekleyince daha güzel oluyor. Bu kurabiye de öyle. Bekletikçe tadı güzelleşiyor. Tabi bekletebilirseniz.

Ben görüntülemek için birini çıkarıp pişirdim. Fakat bir diğeri, misafirlerim gelinceye kadar birkaç gün buzlukta bekledi. Böylece onların gelişine taze kurabiyeler pişirme fırsatım oldu.


 Ve tarifler her zamanki gibi Porselen Demlik Çay Saati etkinliği ev sahibesi Sevgili PaSaSofraM 'a ve Çay Kahve Bahane etkinliği ev sahibesi Sevgili Pastaeli 'ne gidiyor. Kolay gelsin arkadaşlar...

26 Nisan 2012 Perşembe

Mayalı Kek


                                     Son haftayı artık nasıl bir hamurişi merakıyla geçirdiysem. Salatalı günlerden sonra biraz kilo verdiysem de, tatlı tuzlu derken bu ara yine ipin ucunu kaçırmış durumdayım.


                                 Uzun zamandır merak ettiğim tariflerden biriydi mayalı kek. Mayalı keke, kek demek, asıl keke yapılan haksızlık olsada adı çıkmış dokuza inmez sekize. İçine maya girdiği için, ne yaptıysam bu maya kokusunu kapatamadım istediğim gibi. Eğer klasik kek sever bir Zat-ı Muhterem iseniz, bu keki denemeyin bence. Tadı konusunda fikir edinmek isterseniz paskalya çöreği tadında diyebilirim. Ne tatlı, ne tuzlu, ne kek.

                           
                                Ya görüntüsüne ne diyeceksiniz. Muh- te- şem. Sizce de öyle değil mi Allah için?Tarçın ve vanilin maya kokusunu kapattı biraz. İçine eklediğim kuru üzümler ve üzerine sürdüğüm bal benim ne kadar tatlı düşkünü biri olduğumu ele versede bence asıl tadı veren bu malzemeler oldu. Hele de üzerine fındıklar ellendiğinde..."Sanırım yapılabilecek mayalı keklerin en iyilerinden birisi idi"  desem yapılana haksızlık etmemiş olurum sadece :)
   
                                Bütün uyarılarıma rağmen "Yok ben de senin gibi meraklıyım, yemezsem olmaz, mutlaka deneyeceğim " diyorsanız o zaman buyurun:

Malzemeler:
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1/2 yaşmaya
  • 1 yumurta
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 3 yemek kaşığı sıvıyağ
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu (tepeleme)
  • 1 yemek kaşığı nişasta
  • 2 paket şekerli vanilin
  • 2 yemek kaşığı oda sıcaklığında tereyağ
  • Aldığı kadar un


İçine ve üzerine
  • 1/2 su bardağı kuru üzüm
  • 1 su bardağı fındık (ben kavrulmuş ve kavrulmamış fındığı yarı yarıya kullandım)
  • 1 çay bardağı mavi haşhaş
  • 2 tatlı kaşığı tarçın
  • biraz şeker
  • üzerine sürmek için 1/2  çay bardağı bal




       
Çok değişik, Çok farklı, Çok güzel...



Yapılışı:
  1. Pudra şekerini, yumurta ve tereyağını çırpıcı ile iyice karıştır. Mayayı ılık süt yardımıyla erit. İki malzemeyi birbirine karıştır. Bütün malzemeleri karıştır ve kabartma tozunu ekle. Azar azar un ekle. Ta ik ele yapışmayan çok yumuşak da olmayan bir hamur elde edinceye kadar.
  2. Kuru üzüm, fındık ve biraz şekeri bir kaba al. Hamurdan bir parça kopar. İçini içli köfte yapar gibi oyup bir parça bu hazırladığımız üzümlü harcı koy. Bir kaseye tarçın, haşhaşı karıştır. Bu yuvarladığımız hamuru tarçınlı harca atıp yuvarla.
  3. Margarinle yağlanmış kelepçeli kalıbın tabanına, sıra ile doldur.  Üstüne gelince, hamuru daha küçük toplar yap. İçleri boş oluyor bu defa. En üstüne artan harcı katıp, mayalanmaya bırak. 
  4. Ben mayalama işlemini fırında yoğurt yapma ayarında yapıyorum. Hamur kelepçeli kalıbın yarısına anca gelirken dışından görünmeye başlayana kadar mayalandırıyorum. Sonra 180 derecede iyice içini alana kadar pişiriyorum.
  5. Çıkınca 1-2 dakika bekletip kalıptan tabağa alıyorum. Üzerine bal dökerek servis yapıyorum. Afiyet Olsun.
Ben bu tarifimi PaSaSofraM 'a ve Pastaeli 'ne gönderiyorum. Etkinlikleri Kolay gelsin...

24 Nisan 2012 Salı

Kapalı Pizza Seçenekleri



                      Ben diyeyim kapalı pizza, sen de  örgü çörek. Adı her ne olursa olsun çok albesini olan bir hamurişi bu.
                      Yıllardır yaparım kapalı pizzayı. İlk yaptığımda,  haşlanmış tavuk butları ile eriyen tam yağlı, köy peyniri kullanmıştım. Nefis olmuştu nefis... Şimdi evde bir kenarda unutulmaya yüz tutmuş yarımdan biraz az halka sucuk, ve dolapta bulunan malzemelerden bir hamurişi çıkardım.
                       Pazartesi günü kızımın okuldaki gösterisi için 23 Nisan töreninden dönünce, öğle yemeği vakti gelmişti. Yemek yemek istemediler evin ahalisi. Malum babamız da evdeydi. Ben de hemen bir hamur yoğurup dolapta, elime artık ne geçtiyse, yapıverdim bunu. Yanında çay ve yeşilliklerle güzel gitti. En çok görüntüsü hoşlarına gitti miniklerin.

                   
                Aynı hamurdan iki farklı şekilde yaptım kapalı pizzayı. Tepside düz olanı daha çok sevdim. Fakat birşey eklemeden edemiyeceğim. Kaşar peynirini mümkün olduğunca az kullanmanızı öneririm. Alışılagelmiş bir pizza değil bu çünkü. Hamurun içinden çıkan kaşar, diğer malzemelerle birleşince klasik pizzadaki tadı alamıyorsunuz. Hamurumsu olabiliyor tadı. Eğer elinizde daha çeşnili eriyebilen bir peynir türü varsa kesinlikle ondan yapın kaşar yerine. Lezzeti çok farkediyor.


Malzemeler:

  • 4 su bardağı un
  • 1/2 paket yaşmaya
  • Yaklaşık 100 gram kadar erimiş margarin
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1/2 su bardağı ılık süt
  • 2,5 tatlı kaşığı tuz
İç Harcı için:
  • İstediğiniz malzemeyi kullanabilirsiniz.Ben, 3 küçük salatalık turşusu, 3 domates, 5 diş sarımsak, 1/2 su bardağı çekirdeği çıkarılmış zeytin, sucuk, 1 su bardağı kaşar kullandım.
Üzeri İçin:
  • Yumurta sarısı, susam, çörekotu.(Kullanmayabilirsiniz tabi)

Yapılışı:
  1. Yaşmayayı bir kaseye al, üzerine tuz ekle, su ve sütü koy erit. Erimiş margarini ve unu ekle, hamur yoğur. (Hamuru tezgaha at, altına biraz un serp tekrar yoğur.)
  2. Hamurun üzerine ört. Bu esnada iç harcını hazırlamaya başla. Domateslerin kabuğunu soy, küp küp doğra. Az yağda kavurmaya başla. Üzerine sarımsakları doğra. Biraz yumuşasınlar. Diğer malzemeleri hazırla.
  3. Hamuru ikiye böl. Birini aç. Resimdeki kalıklıkta aç. Ortasına hazırladığın domatesli harçtan sür. Üzerine sırasıyla, sucuk, turşu, zeytin ve kaşar koy. Kenarlarını kafes poğaça gibi ortadan kenara doğru kes. Resimdeki gibi bir ordan bir diğer taraftan katlayarak kapat. Altına yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye al. Mayalanmaya bırak. (Ben fırınımdaki yoğurt yapma programında mayalanmaya bırakıyorum.)
  4. Diğer hamuru ikiye böl. Biri büyük diğeri daha küçük olsun. Tart kalıbın içine yağlı kağıt koy. Hamurun büyük olanını aç. Bu kalıba yerleştir. Diğer hamurda yaptığımız sırayı burada da takip et. Ayırdığımız küçük hamuru aç ve bu hamurla pizzanın üstünü kapat. Mayalanması için kenara al.
  5. Hamur kabarınca (mayalanınca) üzerine yumurta sarısı sür, susam ve çörekotu da serpebilirsin.
  6. 180 derecede pişir. İçini almasını sağla. Afiyet olsun...
             
Ben bu tarifimi her zamanki gibi 74. Porselen Demlik Çay Saati Etkinliği için ardaşım PaSaSofraM 'a ve Çay Kahve Bahane Etkinliği ev sahibesi Pastaeli 'ne gönderiyorum. Kolay gelsin arkadaşlar...

23 Nisan 2012 Pazartesi

Fındıklı - Armutlu Kolay Tart ve Okula Başlama Yaşı Üzerine

                     
                          Mutlu haftalar sevgili dostlar. Uzun zamandır kafamı kurcalayan bir sorunum var. Bunu sizlerle paylaşmak, hatta içinizde öğretmen yada milli eğitim kurumlarında çalışan kişiler olduğunu hesaba katarak biraz da bilgi almak istiyorum naçizane.
                         Benim küçük kızım 18 mart 2007 doğumlu. Yeni yasa ile, okula başlama yaşında. Tam olarak tatmin olamadım öğrendiğim bilgilerden.  Okula başlama yaşı alt sınır olarak 72 ay olarak alınıyormuş bu zamana kadar. Şimdi bu rakam üst sınır olarak alıncakmış ve alt sınır ise 60 ay olarak belirlenecekmiş. Yani benim kızım anaokulu çağında iken (gidemeden) ilkokula başlayacak. Şimdi benim sorum burada devreye giriyor : Okula başlamak zorunda mı? Yani bir sene sonra gitmesi mümkün mü? İkinci sorum ise: iki senenin çocukları aynı sınıflarda mı okutulacak. Kendinden bir yaş büyüklerle aynı sınıfta olması çok büyük dezavantaj olur çünkü.
                          Bengisu, fazla uyumlu bir çocuk değil. Bana çok bağlı tam bir bebek. Biraz yazı yazdırma çalışmaları yaptırdım evde. El yazısı ile harflerin üzerinden gitti. Yapamıyor inanın. Ne gayreti var nede ağlamaktan kendini alamıyor. Denemediğim yol kalmadı. Sayıları öğretmeye çalışıyorum, toplama zor geliyor, çıkarma fena değil.  "r" harfini, "c" harfini ve birkaç harfi daha söyleyemiyor. Benden başkası söylediklerini pek anlayamıyor. Biliyorum bazıları zaten 6 yaşında başlayabiliyor okula. Fakat Bengisu... Ne bileyim küçücük geliyor bana...Lütfen bilgilerinizi paylaşın.Yorumlarınızı bekliyorum...

                        Ve bugünkü tarifimize geçiyorum. Yeni bir haftaya , yapımı hem çok kolay hem de lezzetli bir tart  ile, Tatlı başlamak istedim. Tarif Mandalin Çıkmazı  'ına ait. Yıldızcığım bloğunda bu tarifi verirken;"Lezzeti garanti, tutmaması ihtimali yok." demiş. Ben de ona birşey daha eklemek istiyorum. Acı badem aroması ve fındık ekleyin. İlk aldığınız lokmada "Hımmm" diyeceksiniz emin olun.
                       Yıldız'ın tarifine ek olarak iki çeşit fındık ekledim üzerine,biraz kuru üzüm ekledim içine ve bir de içine acı badem aroması  ekledim ki çoook yakıştı. Hamur, kek gibi yapılıyor tek dikkat edilecek nokta ise, malzemeleri bu miktarda kullanırsanız, çok büyük tepside yapmamanız. Ayrıca orta ateşte pişmesi lazım, içini alması için.



                               
                        Malzemeler:
  • 125 gram erimiş margarin yada tereyağ
  •  3 yumurta (benimkiler küçüktüler 4 adet kullandım)
  • 2 kahve fincanı şeker
  • 3 fincan un
  •  1/2 fincan kuru üzüm
  •  1 kabartma tozu
  •  2 damla acı badem aroması
  •  1 fincan kırılmış fındık ( ben yarı yarıya kullandım yarısı kavrulmuş beyaz fındık yarısı kavrulmamış fındık)
  •  1 büyük deveci armudu
  • isteğe göre üzerine pudra şekeri 
  • armutların üzerine sürecek kadar tarçın
     


Yapılışı:
  1. Margarin tavada eritilir. Bir kenara alınır.
  2. Yumurtalar ve şeker 3 dakika çırpılır. İyice beyazlaşacak.
  3. Margarini, unu, kabartma tozunu, acı badem aromasını  ekle çırp.
  4. Yağlanmış yuvarlak borcama al. Kuru üzümü ekle tepsiye karışımı eşit olarak dök.
  5. Üzerine armutların kabuklarını soy, dörde böl ve dört yerinden şeritler keserek hamurun üzerine koy (biraz bastır ki kabardığından üstünden fırlamasın). Ben armutların üzerine tarçın da sürdüm daha bir farklı aroma verdi. Kimse armut olduğunu anlamadı.
  6. En üstüne kavrulmuş ve kavrulmamış fındıkları irice kırıp serpiyorum. Orta ateşte pişiriyoruz. Dakika tutmadım ama kürdan metodu kullanıyorum. Biraz kalması gerekiyor. İçini alması için.

22 Nisan 2012 Pazar

Fırında Mercan


                     Ne dikkatimi çekti biliyor musunuz? Balık tariflerimi hep tavada vermişim. Ev halkı kızartmayı tercih etse de bu tür balıklar (mercan,  levrek, çipura vb.) fırında çok güzel oluyor.Yalnız fırındayken etrafa yayılan bir koku vardı ki söylemeden edemiyeceğim. Balık yemeyenin bile iştahını kabartıyor.Sarımsak çok yakışıyor her zamanki gibi tereyağla birlikte.
                 Mercan biraz kılçıklı bir balık. Yaptığım tereyağlı sosla harika oluyor. İsterseniz diğer etli balıkları da bu sosla fırınlayabilirsiniz. Denemeniz dileğiyle...

                  Malzemeler: 1 kg mercan balığı, 1-2 orta boy soğan, 1 limon, 1-2 domates, 3-4 diş sarımsak, 2 kaşık oda sıcaklığında tereyağ, biraz sıvıyağ, tuz.

Yapılışı:
  1. Mercanları kesinlikle temizlenmiş almalısınız. Bir kere daha sudan geçirilen balıkları, suyunu süzmesi için süzgece alırız.
  2. Sosunu hazırlamaya başlarız. Bir kaseye tereyağını alırız ,1 kaşık sıvıyağ, 3-4 diş sarımsağı döver, ekleriz. 1 tatlı kaşığı tuz ekleyip birlikte çırparız. Bu karışımla balıkların her yerini iyice ovarız.
  3. Bir fırın kabını  hafifçe yağlarız. Soğanı halka halka doğrar, yerleştiririz. Onun üzerine balıkları onun üzerine domates ve limonları halka doğrar koyarız. Üzerini alüminyum folyo ile kapatırız.
  4. 180 derecede fırına sürer bir süre böyle pişmesini sağlarız. Daha sonra alüminyun folyoyu açar biraz da üzerini kızartırız. Afiyet Olsun...


19 Nisan 2012 Perşembe

Kuru Domates Soslu Tortellini


             Merhabalar Sevgili Dostlar. Bugün sizlerle bir italyan yemeği olan tortellini mantısının evde yapılmış halini paylaşmak istiyorum. Tarihe meraklı yönüm yine ağır basıyor ve tortellini nereden çıktı diye merak ediyorum ve bakın nelere ulaşıyorum:
           Ortaçağ İtalya'sında anlatılan bir efsaneye göre, Venüs ve Jüpiter (diğer adı ile Zeus) Bolonya'nın eteklerindeki bir hana gelmişler, Modena ve Bolonya arasındaki bir savaştan yorgun düşmüşler. Yemişler, içmişler ve odalarına çıkmışlar.
           Bu ikiliden çok etkilenen hancı onları gizlice takip etmiş ve odanın anahtar deliğinden ikisini gözetlemiş. Ama tek görebildiği Venüs'ün göbeği imiş.
           Gördüğü bu sahne karşısında çok etkilenen hancı hemen mutfağa koşmuş ve o görüntüyü hamurdan yapmış. Böylece adı tortellini denilmiş.hikaye buradan alınmıştır.


                        Bizim bildiğimiz Kayseri mantısından daha kalın oluyor hamuru. Dolayısıyla pişmesi daha uzun zaman alıyor. Parmesan, ıspanak gibi malzemeler kullanılsa da yapımında ben bildiğimiz usul kıymalı harcı kullanmayı tercih ettim. Üzerine daha sıvı kıvamlı bir sos yerine sarımsaklı kuru domatesli sos hazırladım. Benim tek pişmanlığım keşke daha ince açsaymışım, illa kendi karakteristik özelliğine sadık kalmaya ne hacet. Biz beğendik tabi tercih sizin.

Malzemeler:
  • 2 yumurta
  • 3 su bardağı un
  • 1 yemek kaşığı sıvıyağ
  • 4 yemek kaşığı ılık su
  • 1,5 tatlı kaşığı kadar tuz.
  • 150 gram kadar kıyma
  •  İÇ Harcı İçin: bir tutam taze nane, bir tutam maydanoz, 1 küçük boy rendelenmiş soğan,1 çay kaşığı kişniş, 1 çay kaşığı karabiber
  • Üzeri İçin: 5-6 tane kuru domates, 5-6 diş sarımsak, maydanoz, 1-2 kaşık tereyağ,1-2 kaşık sıvıyağ, tuz.

Yapılışı:

  1.  Un derince bir kaba alınır, ortası açılır, içine yumurtalar kırılır sıvıyağ, tuz, su eklenir sertçe bir hamur yoğurulur. Buzdolabında 20 dakika kadar bekletilir.
  2.  İç harcını hazırlamaya başlarız. Kıymanın üzerine maydanoz ve naneyi incecik doğrar, soğanı ekler, karabiber, kişniş ve tuz ekleriz.
  3. Bu hamuru açabileceğimiz kadar büyüklükte bezelere  ayırırız. Çok kalın değil fakat Kayseri mantısı gibi de olmayan bir şekilde açarız. Çay bardağı ile yuvarlaklar keseriz.
  4. Hamurların ortasına kıymalı harçtan koyarız. (Bu esnada benim yaptığım gibi kızınızdan yardım alabilirsiniz.)
  5. Hamuru ikiye katlar, iki ucundan tutar resimdeki gibi şekil veririz. Temiz bir bezin üzerine alır, biraz kurumaya bırakırız.
  6. Tencereye su biraz da tuz koyar kaynamaya bırakırız. Kaynayınca makarnaları atarız.
  7. Sosu hazırlamaya başlamadan önce, kuru domatesleri sıcak suda bekletiriz.Bir tavaya bir kaşık tereyağ, bir kaşık sıvıyağ koyarız. Üzerine doğranmış 3-4 diş sarımsak ekleriz, domates kurularını  doğrar bu karışıma ekleriz. 
  8. Pişen makarnaları bir tabağa alır üzerine hazırladığımız sosu koyarız. İsteğe göre maydanoz ile servis yaparız.



5 kg Sütün Başına Gelenler


                         Son zamanlarda çıkan haberlerden son derece rahatsızım. Hani şu süt ve süt ürünleri için söylenenlerden bahsediyorum. Her gün, çocuğuma içirdiğim sütün acaba o kansarojen maddeler kullanan fabrikalardan mı değil mi olduğunu merak ediyorum. Bildiğim güvendiğim markaları tercih ederim ama yine de onlara bile şüpheyle bakar oldum.                       
                         Biri çıkıyor ve diyor ki :" - Hazır süt, ölü süttür. İşlem görmüş süt ölüdür. Evde güvendiğiniz birinden aldığınız sütlerle yoğurt yapın. Kansere özellikle göğüs kanserine karşı kalkan." diyor. Bir diğeri "-Açıkta satılan sütler, hastalığa davetiye." diyor.
                         Bir zamanlar bir sütçümüz vardı. Kadının sütü toplama değil, kendi ineklerinden sağdığı süttü. Yoğurdu çok güzel ve lezzetli olurdu. Şimdi marketten her yoğurt alışımda sanki süttozundan yapılmış yoğurt yiyormuşum gibi hissediyorum.
                        Geçen hafta halamlara gittik. Biz ordayken onların kapısını sütçü çaldı. Halama sütü nasıl diye sordum. O da biz her zaman bu adamdan alırız iyi dedi. Gittim kendim baktım sütü temiz bir depoda saklıyor ve buz gibi. Hatta ben halamın sütünü alırken "-Sen sütü götür üzerine birşey kaçmasın, temiz süt kirlenmesin."diyor ve gözüme giriyor. _Ver bana da ordan beş kilo süt." diyorum.
                      
                           Gelir gelmez sütü kaynatıp mayalıyorum. Köylü kızı olduğum için yoğurt konusunda kendime güvenirim açıkçası. Güzel yoğurt mayalarım. Hem öyle yoğurt yapma makinesine falan da güvenmem.

                         Yoğurt oluyor olmasına ama çok sulu. Hem de öyle böyle değil. Ekşiliği falan yok, sadece bol bol suyu var. Baktım olacak gibi değil, süzme yoğurt yapmayı düşünüyorum. Hemen hiç kullanılmamış bir beyaz tülbent buluyorum. Güzel bir sudan geçiriyorum Yoğurdu buna alıyorum.Akşama kadar takriben 10 saat falan süzüyor böylece. (Siz daha koyu isterseniz daha fazla tutabilirsiniz tabi)
                          İşte sonuç yukardaki tabakta. Bir kahvaltıya eşlik ediyor yoğurt. Hem hafif hem az yağlı.

17 Nisan 2012 Salı

Kabak Graten


                   Bu tarifi vermeden önce "graten" ne demek merak ettim doğrusu. Şöyle bir araştırma yapınca bakın neler çıktı ortaya:
                    Graten kelimesi Fransızcadan  "kazımak, kazıntı" kelimesinden türetilmiş. Graten bir pişirme yöntemi oluyor ve yemeğin üzerini kaşar, beşamel sos, yumurta gibi malzemelerle kapatılarak fırınlanmasıyla yapılıyor. Buradaki amaç yemeğin üzerini kapatacak kadar kabuk oluşturmakmış ve bu yüzden üst kısmının biraz kızarana kadar fırınlanması gerekiyormuş.
                       
                           Ben ilk kez denedim kabak grateni. Bu kadar güzel olacağı aklıma bile gelmezdi. Hem yapımı kolay, hem de pek çok sebzeye yakışacak bir pişirme yöntemi bence. Biz yanında pane harcıyla  kızartılmış tavuk kanatları ile yedik ama pekala sade de çok nefis oluyor.

Malzemeler: 3 tane kabak, 4 orta boy soğan, 1 yemek kaşığı un, 1 yemek kaşığı tereyağ, 1 su bardağı süt (büyükçe) 1/2 çay kaşığı karabiber.

Yapılışı:
  • Kabaklar tırtıllı şekilde soyulur. Yuvarlak kesilir. Bir tencereye biraz su koyulur ve içine  tuz eklenerek kaynaması beklenir. Kabakları 1-2 dakika kadar kaynamış suda bekletir sonra süzgece alınır.
  • Soğanlar soyulup ikiye kesilir ve uzunlamasına doğrayıp bir tavada çok az yağ ve tuz ile kavrulur.
  • Bir küçük teflon tencere yada tavaya tereyağı koyulur. İçine 1/2 kaşık kadar  sıvıyağ eklenir. 1 kaşık un ilavesinden sonra un hafifçe kavrulur (kızarmaması gerekiyor, un kokusu çıksın yeter). Tencereyi kenara alıp içine süt eklenir, biraz tuz eklenir çırpma teliyle çırpılır ve tekrar ocağa alınır. Beşamel sos kıvama gelince içine karabiber ilavesi yapılır.(İsteğe göre muskat da kullanabilirsiniz)
  • Fırın kabımızın tabanına çok az  sıvıyağ koyabilirsiniz. Bir sıra kabak dizeriz. Bir sıra soğan dizeriz. Bir sıra kabak bir sıra soğan. En üste hazırladığımız beşamel sos eklenir. 180 derecede 45 dakika pişirilir. Üzeri kızarınca alınır. Afiyet Olsun.

16 Nisan 2012 Pazartesi

Ayranlı Göce Çorbası


                    Kuzularım  hasta oldular. Aniden değişen havalar mı buna sebep, yoksa yeni bir salgın mı bilmiyorum. Onlara salçasız, acısız, doyurucu bir çorba yapmak istedim. Göce çorbası imdadıma yetişti. "Göce nedir?" dediğinizi duyar gibiyim. Buğdayın irmik gibi değil de, irice kırılmış hali.
                   
                    Ayranlı çorbalar genelde soğuk tüketilir bilindiği gibi. Fakat biz bunu sıcak içmeyi tercih ediyoruz. Tam buğday içerdiğinden, çocukları doğru beslemeye yardımcı, en geleneksel çorbalardan biri.


                                           Ben yine, göceyi ve çorbasını kayınvalidemden öğrendim. Ondan öğrendiğim şekilde yapıyorum.Çankırı Çerkeş yöresi usulü yapıyoruz dolayısıyla. Bol nane ve ayran ile yeniliyor. Biz koyu kıvamlı tercih etsek de isteğe göre daha sıvı olarak tüketilebilir.
                                          Ben bu tarifimi Çorbalar Etkinliği düzenleyen arkadaşım Piti Piti 'ye ve Yöresel Yemeklerimiz Etkinliği sahibi Safiye'ce ye gönderiyorum.

Malzemeler: 2 türk kahvesi fincanı göce, 4 su bardağı su, 1 yemek kaşığı tereyağ, ayran, kuru nane, karabiber. (göcenin yapısına göre miktarı azalıp çoğalabilir, bazen daha az miktarda göce daha koyu kıvamlı oluyorken bazen daha fazla miktarda olması gerekir)

Yapılışı:
  1. Su, tuz ve göce bir tencereye alınır ve kaynamaya bırakılır. Başında durmakta yarar var dibine tutmasını istemeyiz.(Kıvamına bakarız, koyu kıvamlı olması gerekiyor çünkü sonra ayran eklenecek.Fakat isteğe göre daha sıvı da yenilebilir tabi)
  2. Tereyağını tavada eritip isteğe göre biraz pul biber ekleyebiliriz.
  3. Çorbayı kaselere alıp üzerine önce yarım kepçe ayran koyarız. Sonra bir kaşık tereyağ gezdiririz. Son olarak kuru nane ve karabiber ekleyerek servis yaparız. Afiyet Olsun...

15 Nisan 2012 Pazar

Kavala Kurabiyesi


                           Kavala Kurabiyesi,  arkadaş günümüzde Hicran'a giderken yapıp götürdüğüm bir kurabiye idi. Acele ile yapılıp resimlendi. Yiyenler tarafından tam not alınca, sizlerin karşısına çıkmak için sebebi oldu.
                          Evde badem yoktu ben fındık ile yaptım. Yerken un helvası yiyormuş gibi hissediyorsunuz.Kurabiye biraz sert gibi görünse de yerken ağızda dağılan cinsten.  Değişik bir kurabiye tarifi arayanlara şiddetle önerilir. 

                         Tarifin orijinali burada. Ben iki ölçü kullandım. Biraz da eve kaldı.

Bu tarifimi her zamanki gibi Porselen Demlik Çay Saati etkinliği için PaSaSofraM' a ve Çay Kahve Bahane Etkinliği için Pastaeli'ye gönderiyorum. Kolay gelsin arkadaşlar...

Malzemeler: 1su bardağı un, 4 çorba kaşığı pudra şekeri, 1/2 su bardağı iri kırılmış fındık, 3 çorba kaşığı tereyağ ( 60 gram ), 1 çay kaşığı kabartma tozu, 1 yumurtanın beyazı, 2-3 damla vanilin aroması, 2 kaşık sıvıyağ, (gerekirse çok az daha un ilavesi olabilir)
Yapılışı:
   1.  Un, derince bir teflonda hafif kızarıncaya kadar kavrulur. Başka bir tavada fındıklar hafifçe kavrulur. Fındıklar robatta irice çekilir.
  1. İkisi de bir kaseye alınır, üzerine diğer malzemeler eklenir. Uzunca bir süre yoğrulur.
  2. Hamur çok ince olmayacak şekilde açılır ve istenilen kalıpla kesilerek yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye alınır.
  3. Önceden ısıtılmış fırında 180 derecede pişirilir. Soğuyunca pudra şekeri serpilip servis yapılır. Afiyet Olsun...