Bir yerlerde koca bir ağaç varmış. O kadar güzel bir yerde bulunuyormuş ki, yakın çevrede oturanlara yüksekten bakıyor heryeri ayakları altına alıyormuş. İnsanlar da bu ağaca hayranmış ve hatta o ağaca bez bağlıyarak dileklerde bulunurlar, böylece dileklerinin yerine geleceğine inanırlarmış.
Orada bulunan, inançlı bir kimse eline bir balta almış ve o ağacı kesmeye karar vermiş. Böylece o ağaçtan istenen dilekler yok olacak ve istenilecek tek zat olan Allah ü Teala'dan istenilecekmiş. Baltayı almış eline, ağacı kesmeye gidiyormuş. Durumu farkeden şeytan, adama yaklaşmış, her türlü vesvese ile ağacı kesmesine engel olmaya çalışmış. Başarılı olamıyormuş ki son defa şöyle demiş : " _ Eğer sen bu ağacı bugün kesmezsen, ben sana yarın bu dünyanın bütün altınları getirir, ayağına sererim. Hem de bunun üzerine yemin ederim. Ne kaybedersin ki sözümü tutmayacağımı düşünüyorsan en fazla bir gün bekleyip, ertesi güne yine ağacı kesersin. Ya sözümü tutarsam, o zaman sen düşün o parayla nice hayırlar işler, şu ağacı keserek alacağın sevaptan kat kat mislisini yapar hatta rahat içinde yaşarsın.
Adam diğer dediklerine değil de bu son dediğine takılmış. Durumu farkeden şeytan, biraz daha üsteleyince, ağacı kesme fikrinden vazgeçirmiş sonunda.
Ertesi gün olunca, adam evde şeytanı bekliyor fakat bir türlü gelmiyormuş şeytan. "_ Beni kandırdı, bu gelmeyecek ben ağacı keseyim." diyerek çıkmış evinden elinde baltası ile. Bakmış şeytan ağacın orda adamı bekliyor. Ama elinde ne altın var ve başka birşey.
Adam anlamış durumu, şeytanın kendini kandırdığını. "_Zaten senden de bu beklenirdi, sözünde durmadın her zamanki gibi, bak ben de günaha girmeye vesile olan bu ağacı, keseceğim işte." demiş.
Şeytan kıs kıs gülmüş ve "_ Keees. " demiş. "_ Ama kesmeden önce şunu da bil ki artık sen de aynı kişi değilsin. Eğer bu ağacı dün kesseydin, o zaman gerçekten hakkı yerine getirmiş olacaktın, fakat bugün aynı düşünce ile kesmiyorsun, bana kızdığın için kesiyorsun, dün halbuki sadece Allah inancından kesecektin. Artık kessen de bir, kesmesende... "
Merhabalar Sevgili Dostlarım. Bugün sizlere çok sevdiğim bu hikaye ile merhaba diyeyim istedim. Pancar turşusuna gelince; Pancar turşusunun yapımı çok kolay. Olmaması durumu söz konusu değil. Miktarları kendi elimde bulunduğu şekilde vermiş olsam da aslında tamamen size bağlı. Pancar turşusunun mutfağımızda kullanım alanı çok geniş. Her türlü salataya girebildiği gibi, yoğurtlaması da çok güzel oluyor. Denemeniz dileğiyle...
Pancar Turşusu İçin Malzemeler:- 2 kg kırmızı pancar
- 8-9 tatlı kaşığı tuz
- istediğiniz kadar sarımsak (ben bir baş kullandım)
- 1,5 su bardağı sirke
- üzerine kereviz yaprakları
Pancar Turşusunun Yapılışı:
- Pancarların kabukları soyulur, irice doğranır, büyükçe bir tencereye alınıp, üzerini bir parmak geçecek kadar su konulur.
- Ocakta pancarlar hafifçe yumuşayana kadar haşlanır. ( Bu esnada çatal testi yapılıyor, çatal kolayca batıyorsa olmuş demektir)
- Sarımsakların kabukları soyulup, bütün halde üzerine bastırılarak ezilir. Kereviz yaprakları yıkanır.
- Pancarlar ılık hale gelince, pancarlar sudan ayrılır. Turşu kabımızın dibine pancarların bir kısmı konur, üzerine birkaç tane sarımsak atılır, bu işlem pancarlar bitene kadar devam eder.
- Üzerine 1,5 su bardağı sirke eklenir. Tuz eklenir, en üstüne kereviz yaprakları konulur.
- Pancarın kendi suyu turşunun üzerine yavaşça konulur. Ağzı sıkıca kapatılarak 5-6 gün içinde turşunun olması beklenir. (Turşunun olduğuna tadarak karar verebilirsiniz, bu süre turşunun kışın yada yazın yapılışında uzayıp kısalabilmektedir, zira pancar turşusu her daim yapılabilmektedir.)