3 Kasım 2012 Cumartesi

Kahvaltılık Sos (Lutenitsa ) Tarifi ve Migrenik Durumlarım




             Küçük küçük, tombul tombul elleriyle, iki avucunun ortasında getirmiş bana iğdeleri.
             _Anne ben iğde yedim, iyi oldum, sen de ye. " diyor.
             Başım bana ağır, ben başıma mecbur... Canımdan bezdiğim andır yine,  yaşadığım o tarifsiz ağrılar. Küçük kızım, " _Anne sana iğde getirdim, yersen iyi olursun." diyor.
             O zaman ağrıdan ağladım kabul.
             Ama şimdi farklı bir duygu şu an beni ağlatan. Yavrum benim. Küçük kuzum.
             İğdeyi de o pamuk eller kadar seviyorum artık. İkisi bir noktada birleşti beynimin bir yerlerinde. İğdeler de pamuk pamuk, küçük kuzumun küçük parmakları da...
            Bilenler bilir, migren ne meder birşeydir. İnsanı hayattan da bezdirir, hayatı zehir de eder. Bazen yorgunluk, yada uykusuzluk, bazen üzüntü bazen yediğimiz birşey... Uzar gider bu liste böyle. Sebebi tam olarak bilinemiyor, tedavisi de. İlaçları günlük kullanmam gerekiyor bunu istemediğim için de böyle haftada iki güne kadar artabiliyor.
             Her zaman güzel şeyler konuşamıyoruz doğal olarak, her zaman mutlu olamadığımız gibi... Hayat tam da böyle olması gerekmez mi sizce de? Karanlık olmadan aydınlığın ne kıymeti var öyle değil mi?
             Ben bir başladım mı, akıyor kelimeler. Meğer ne çok anlatacak şeyim varmış, neyse ki tariflerin arasına sıkıştırıyorum da döküyorum içimi. "Çok iş az laf " diyemiyeceğim, muhabbetsiz yemek de olmaz nitekim.
             Yine haftalarca öncesinden kalan bir tarif doğal olarak. Baktım zamanı geçiyor, nihayet görüntüleyebildim sonunda. Herhalde yapmayan kalmamıştır kahvaltılık sosu. Ben bu sene turşu ve soslardan yana bereketli bir yıl geçirdim. Dolabım kışlıklarla dolu. Kış gelsin isterse, hazırım ben evvelallah. Migrene de razıyım aslında, hayatta illaki birşeyler olacak. Benim sepetime de bu düştü ne yapalım.
               Ve işte karşısınızda benim lutenitsam. Elimdeki malzemelerle yaptım bu sosu. Kanımca herkesin damak tadına göre ayarlayabildiği bir lezzet bu. Bazısı domatesi çok kullanıyor. Ben bu sene için yeterince domates sosu yaptığını düşündüğümden bu tarifte domateste biraz cimriliğe gittim doğrusu. Patlıcan, kırmızı biber ve havuç kendini gösterdi böylece.  Kışın kar dışarda lapa lapa yağarken,  sıcacık çayınızın yanında, kızarmış ekmeğinize sürmek isterseniz şayet, deneyin derim. Zira içinde yok yok... Bu iyi birşey yani :))



Malzemeler:

  • 2 kg kırmızı biber
  • 2 kg patlıcan
  • 2 büyük havuç
  • 4 orta boy domates
  • 1/2 demet maydanoz (bunu ben kattım)
  • 1/2 baş sarımsak
  • 1 tane kuru soğan
  • 3 yemek kaşığı sirke
  • 1/3  su bardağı zeytinyağı
  • tuz
  • isteğe göre karabiber

Yapılışı:
  1. Kırmızı biber ve patlıcanları fırında közleyin.
  2. Biberler közlenirken, biz bir tarafta domates ve havuçları rendeleyelim. Biraz tuz ve zeytinyağı ile ikisini  kısık ateşte kavurmaya başlayalım.
  3. Közlenen biber ve patlıcanları soyup, robota atalım. Robotun üstüne, kuru soğan, sarımsak, maydanoz  da atıp iyice çekelim.
  4. Pişmekte olan domatesli havuçlu karışıma ekleyip, birlikte pişirmeye devam edelim. Koyulaşınca indirip, robota tekrar atıyoruz. Bu arada içine baharatlar ve zeytinyağını ve sirkeyi ekliyoruz. Karışımı tekrar ocağa alıyoruz. 
  5. Koyulaşınca ocaktan alıp, temiz ve kuru kavanozlara alıyoruz. Kavanozun kapağını sıcakken kapatıp ters çeviriyoruz. Böylece 12 saat kadar bekliyor. Afiyet olsun...